17 Aralık 2008 Çarşamba

Bunları Biliyor Musunuz?

* Filler günde ortalama 2 saat uyurlar.
* Amerika'da 58 milyondan fazla köpek vardir.
* Hastalanmayan tek hayvan köpek baliklaridir.
* Köpek baliklarinin kansere karsi bagisikligi vardir.
* Timsahlar derine batabilmek için tas yutarlar.
* Bir istakoz 7 senede ancak yarim kilo alabilirler.
* Penguen yüzebilen fakat uçamayan tek kustur.
* Atlarin insanlardan 18 tane daha fazla kemigi vardir.
* Büyükçe bir yunus günde 2 ton yiyecek tüketir.
* Sivrisinek insanlarin ölümüne en fazla sebep olan hayvandir.
* Bir inek hayati boyunca yaklasik 200.000 bardak süt üretir.
* Mavi balinanin agirligi 22 ayda 26 tona kadar ulasir.
* En hizli büyüyen hayvan mavi balinadir.
* Bir karinca kendi agirliginin 50 kati agirligi kaldirabilir.
* En hizli kara hayvani çitadir. Hizi saatte 95 km'ye ulasabilir.
* En hizli balik yelken baligidir. Hizi saatte 109 km'ye ulasabilir.
* En hizli kus bogazli kirlangiçtir. Hizi 3 saniyede saatte 128 km'ye çikabilir.
* Mavi balinanin çikardigi ses 850 km öteden duyulur.
* Mavi yunuslarin kalbi dakikada sadece 9 kere atar.
* Suaygirlari su altinda dogar ve dogar dogmaz yüzebilirler.
* Hayvanlar alaminde sadece domuzlar günesten yanabilir.
* Suaygirlari agizlarini 120 cm açabilirler.
* Bir pire kendi boyunun 150 kati yükseklige ziplayabilir.
* Son 4000 sene içinde herhangi bir yeni hayvan evcillesmemistir.
* Karincalarin koku alma kabiliyeti en az köpekler kadar gelismistir.
* Insanlari parmak izinden, köpekleri ise burun izinden tanimak mümkündür.
* Ayni parmak izi gibi her insanin dil izi de farklidir.
* Hamamböcekleri yaklasik 250 milyon yildir hiçbir degisime ugramamislardir.
* Balinanin derialti yagindan sabun, güzellik kremi, margarin elde edilir.
* Vampir yarasalari hayvanlarin kanini emer ve günde 1 çorba kasigi kanla doyarlar.
* Bilgisayarla ugrasmak gözleri bozmaz, sadece yorar.
* Dünyadaki isi 1900 yilindan itibaren 0,7 derece artti.
* Yunuslarin beyni insanlarinkinden büyüktür.
* Yanlis dereceli gözlük gözü bozmaz.
* Insan, ömrü boyunca 20 kg toz yutar.
* Kibrit kutusu kadar bir altin, bir tenis kortu büyüklügüne kadar inceltilebilir.
* Peru'da hiç umumi tuvalet yoktur.
* 600 tane bitki cinsi etyiyendir.
* 60 yasinda, insanlar tat alma duyularinin %50'sini kaybederler.
* El tirnaklari ayak tirnaklarindan 4 kat daha hizli büyürler.
* Gülmek için 17, surat asmak için 43 adaleye ihtiyaç vardir.
* Beynin %85'i sudur.
* Dünyada en çok kullanilan isim Muhammed'dir.
* Eskimolar buzdolaplarini yiyeceklerin donmamasi için kullanirlar.
* Fare bir deveden bile daha fazla süre susuz kalabilir.

Motivasyon ve başarı için 20 taktik

Motivasyon, mutlu ve başarılı olmak için hayati önem taşır. Aşağıdaki ipuçları, kendi kendinizi motive etmenize ve bunu sürdürebilmenize yardımcı olacaktır. Bunlar, pratik ve sonuca yönelik tavsiyelerdir. Uygulamadığınız sürece, genel kültürden öteye geçmeyeceklerdir.

1—Hikâyenizi Yazın
Temiz bir kâğıda bir iki paragraf olacak şekilde arzu ettiğiniz geleceğin hikâyesini yazın. Gelecekte yapmakta olduğunuz şeyi, yaşadığınız yeri ve sahip olduklarınızı yazın. Bu sizi, hem şimdi hem de gelecekte motive edecektir.

2—Geleceği Gözünüzde Canlandırın
Gözlerinizi kapatın ve kendinizi gelecekte ne yapıyor olarak görmek istiyorsanız, onu yaparken canlandırın. Sağlıklı bir şekilde koşuyorsunuz, bahçenizdeki çiçekler ile ilgileniyorsunuz ya da çalışıyorsunuz. Örneğin, hayaliniz küçük bir işyeri açmaksa, kendinizi açılış gününde, müşterileriniz ve çalışanlarınız ile selamlaşırken hayal edin. Böylece, hayallerinizi somutlaştırabilirsini z.

3—Geçmişi Gözünüzde Canlandırın
Geçmişi gözünüzde canlandırdığınızda, daha önce nerede olduğunuzu ve ne kadar yol kat ettiğinizi görürsünüz. Planlı hedeflerinize ne kadar ulaştığınızı ve nerelerde hata yaptığınızı anlarsınız. Bu sizin doğru yolda ilerlemenizi sağlayacaktır. Bir şoförü düşünün, yalnızca önüne baksa ve dikiz aynasından yararlanmasa nelere maruz kalabilir. Zaman zaman geçmişe bakmak, en az şoförün dikiz aynasına bakması kadar yararlıdır.

4—Büyük Düşünün
Geleceğiniz ile ilgili büyük düşünmekten korkmayın. Bu, kısa süreli başarısızlıklarını za katlanmanızı kolaylaştıracaktı r. Engeller, sizi durduramayacaktı r. Çünkü sizin gözleriniz büyük hedefe kilitlenmiş olacaktır. Uzun bir zamandan sonra sevdiğinize kavuşacağınızı düşünün, onu tren garından almaya giderken, bardaktan boşanırcasına yağan, sizi sırılsıklam eden yağmur, rahatsız eder mi?

5—Kendinizi Eğitin
Hedef ya da hayaliniz ile ilgili her şeyi öğrenin, okuyun, konuşun, dinleyin ve deneyin. Eğer bir yazar olmak istiyorsanız, ders alın, kitaplar okuyun, yazın, diğer yazarlar ile konuşun, atölye çalışmalarına katılın.

6—Kendinize Bir Model Bulun
Kendisinden bir şeyler öğrenebileceğiniz rol model seçin. Bu kişi, sizin saygı duyduğunuz ve kendisi gibi olmak istediğiniz birisi olmalıdır. Saygı duyduğunuz bir insanı örnek aldığınızsa, tekerleği yeniden icat etmeniz gerekmeyecektir. Eğer çevrenizde böyle bir kişi yoksa ünlü bir lideri, sanatçıyı ya da bilim adamını da rol model olarak alabilirsiniz. Kendisi ve yaptıkları hakkında tüm bilgileri edinerek, hedeflerinize ulaşmak için kullanabilirsiniz.

7—Başarı Hikâyelerini Okuyun
Etrafınızdaki insanların başarı hikâyelerini okuyun. Günlük gazetelerde bile size ilham verebilecek, motive edecek ve harekete geçirecek düzinelerce küçük başarı hikâyeleri var. Kütüphaneler, sıradan insanların sıra dışı hikâyelerini anlatan biyografi ve otobiyografileri ile dolu. Hepsi, sizi başarıya ulaştırmak için raflarda heyecanla bekliyorlar.

8—Motive Edici Filmler İzleyin
Sizi motive eden filmlerin listesini yapın ve küçük bir arşiv oluşturun. Örneğin; Forrest Gump filmini izlemek pek çok kişiyi motive edebilir. Biliyorsunuz bu filmde, IQ’su normal insanlardan çok daha düşük bir kişi, büyük başarılara imza atıyordu.

9—Motive Edici Alıntıları Okuyun
Gerek internette, gerekse kitaplarda size ilham verecek ve motive edecek binlerce alıntı bulunuyor. İnternette dolaşın ve aranın çiçeklerden bal topladığı gibi bilgileri toplayın. Bunlar işinize çok yaracaktır, çünkü hepimizin hayatı yorumlama şeklimiz farklıdır. Hayata farklı açılardan bakmanızı sağlayacak hikâyeler bile çok işinizi görecektir.

10—Sürekli Öğrenin
En önemli ders bu. Etrafınızdaki dünya hakkında sürekli öğrenmeye devam edin ve asla durmayın. Sizi ilgilendiren şeyler hakkında okuyun, dinleyin ve öğrenin. Mesela, sorulan bir soruya "bilmiyorum" demenin tadını çıkarın, sonra hemen öğrenin. Meraklı olun. Biliyorsunuz, merak ilmin hocasıdır. Hedefler olmadan, hayatınızda kalıcı değişiklikler yapmanız oldukça zordur. Aşağıdaki ipuçlarını kullanarak etkili ve verimli hedefler belirleyebilirsiniz .

11—Hedeflerle Çalışın
Hedefler ile ilgili en önemli ipucu bu. Hedeflerle çalış! Hedefler, hayatınızın tüm alanlarındaki gelişiminiz için önemlidir, eğer hedefsiz çalışırsanız, gelişiminizde güçlükler ile karşılaşırsınız. İstediğinizi elde etmek için, işinizi şansa bırakmanız hiç de iyi bir yol değildir. Earl Wilson’un güzel bir sözü var. Diyor ki : “Başarı mı? Başarı tamamen şansa bağlıdır. İnanmazsanız başarısız insanlara sorun!” Hedeflerle çalışın, onlar size başarıyı ve yanında meyvesi olan mutluluğu getireceklerdir.

12—Beyin Fırtınası Yapın
Temiz bir kâğıt ve kalem alın. Uygun bir ortama geçin. Kimsenin sizi rahatsız etmeyeceği, telefondan uzak. Sonra, düşünün, düşünün ve tekrar düşünün. Aklınıza gelen her düşünceyi yazın. Parasal hedefler, kişisel hedefler, İlişkisel hedefler, sağlığınız ile ilgili olanlar vs. Tüm fikirleri yazın. Bitirdiğinizde, üzerinde çalışmak için gereğin fazla hedefiniz olacak. Bunlar arasından sizin için önemli olanları seçin.

13—Büyük Hedefler Seçin
Hedeflerinizin etkili olabilmesi için, ulaşılabilir-zor olmalıdır. Eğer hedefiniz başarılması kolay ise, motivasyonunuz düşer. Hedefleriniz ulaşılabilir olmalı, ancak aynı zamanda sizin mevcut yetenek ve becerilerinizi geliştirmenizi gerektirecek kadar da zor olmalıdır.

14—Kendinizi Ödüllendirin
Kendiniz için ödüller belirleyin. Hedefinize ulaştığınızda ya da küçük de olsa bir adım attığınızda kendinizi ödüllendirin ve bunu kutlayın. Çok çalıştınız ve bunu hak ettiniz. Ailenizle dışarıda yemek yiyin, kısa bir seyahate çıkın ya da sizi mutlu edecek başka şeyler yapın.

15—Doğru Kelimeleri Kullanın
Günlük konuşmalarınızda, ‘Bunu başarabilirim’ ya da ‘Bir çözüm buluruz’ gibi olumlu cümleler kullanmaya dikkat edin. Kurduğunuz, cümlelerin sizin psikolojiniz ve davranışlarınız üzerinde son derece önemli etkileri olduğunu unutmayın.

16—Ara Vermesini Bilin
Şimdi dışarıya çıkın ve açık havada kısa bir yürüyüş yapın. Sıkıntı duyduğunuz durumlarda, ara vermesini bilin. Bu sizin olaylara farklı bir perspektiften bakmanızı sağlayacaktır. Mesela, eşinizle problem mi yaşadınız ya da amiriniz sizi demoralize edecek şeyler mi söyledi, ani tepkilerden kaçının, bir ara verin, etraflıca düşünün ve öyle harekete geçin.

17—Harekete Geçmeden Önce İki Kere Düşünün
Harekete geçmeden önce, nedeniyle birlikte hareketiniz hakkında düşünün. Eğer bir çalışanınız, sizi de etkileyebilecek bir yanlış yaptıysa, hemen bağırıp çağırmayın. En iyi karşılık (yanıt) üzerinde düşünün. Bunu iki kere yaptıktan sonra harekete geçin.
İki kez dinleyip, bir kez konuşmamız için, iki kulağımız ve bir ağzımız olduğunu unutmayın.

18—Tepki & Yanıt (React vs. Respond)
Bu iki kelime, mutlu, istekli, pozitif insan ile üzgün, bitkin ve negatif insan arasındaki farktır. Hayatınızda sizi direkt ya da dolaylı olarak etkileyecek şeyler olduğunda, buna yanıt verin. Yani, üzerinde düşünün, çözüme odaklanın. Eğer tepki verirseniz, nedenleri atlamış ve o andaki duruma odaklanmış olursunuz. Sonuçta, daha fazla sıkıntı ve hayal kırıklığı dışında elinize bir şey geçmez. Tepki değil, yanıt verin.

19—Sahip Olduğunuz Şeylerin Değerini Bilin
Etrafınıza bakın ve sahip olduğunuz şeylerin değerlerinin farkına varın. Arkadaşlarınız, aileniz, kariyeriniz, eviniz ya da başka herhangi bir şey. Bu bile başlı başına bir mutluluk kaynağıdır. Kötü şeylerin hayatımıza nasıl girdiğinin önemi yok, biz sahip şeyler için şükretmeliyiz.

20—Her Zaman Mutlu Olmak Zorunda Değilsiniz
Bazen, kendinizi kötü hissetmenizin hiçbir kötü yanı yok. Her zaman, dışadönük, heyecanlı, enerji dolu olmak zorunda değilsiniz. Bir şeylerin yolunda gitmediği, kendinizi iyi hissetmediğiniz günler olacaktır. Dert etmeyin, problemler geçer.

Verimli Ders Çalışma Yöntemleri

Basarili olabilmek; çalismanin karsiligini en üst düzeyde alabilmek, etkili çalisma yollarini iyi bilmek, etkili çalisma yöntemlerini uygulamak ve programli çalisma aliskanliklarini gelistirmekle mümkündür. Ögrencilerimiz verimli ders çalisma yöntemlerini bilmediklerinden bir takim yanlis çalisma aliskanliklari olusmaktadir.

Bu yanlis çalisma aliskanliklari sunlardir :
• Çalisma zamanini düzensiz kullanmak.
• Evin çesitli yerlerini çalisma yeri olarak kullanmak.
• Yatarak veya uzanarak ders çalismak .
• Müzik, televizyon, poster, afis, resim gibi dis uyaricilari çalisma ortaminda bulundurmak.
• Yanlis okuma aliskanliklari nedeni ile yavas okumak.
• Çalisirken hayal kurmak , çesitli endiseler gibi dis etkenlerle sik sik dersten kopmak.
• Dersi ezberleyerek çalismak.
• Kaynaklardan yararlanmayi bilmek.

VERİMLI DERS ÇALIŞMA YÖNTEMLERİ

1 – Ögrenmeye hazir olmak.
2 – Niçin ögrenecegimizi bilmek.
3 – Planli çalismak.
4 – Dikkati çalisma konusu üzerinde yogunlastirmak.
5 – Anlama gücünü gelistirmek.
6 – Ögrenilenleri hatirda tutmak.
7 - Iyi okumak ve okuma hizini artirmak.
8 - Ödev hazirlamayi ögrenmek.
9 - Sinavda basarili olmanin yollarini ögrenmek.

1 - ÖĞRENMEYE HAZIR OLMAK
Ögrenme ; Yeni davranislar kazanarak yada kazanilmis davranislarda degisiklik meydana getirme sürecidir.
Ögrenci sinifa gelirken yada ders çalismaya baslamadan önce ögrenecegi konuya motive olmali ve ögrenecegi konuya ihtiyaç duymalidir. Aksi taktirde zamanini bosa harcamis olur.
Ögrenmeye hazir olma, ögrencinin bazi ögretim hedeflerine göre varolan kapasitesinin, yeterlilik durumudur. Ögrenmeye hazir olma, ögrencinin bilgisi, yetenekleri, ilgileri, aliskanliklari, tutumlari ve degerleri ile ilgilidir. Bu ögeleri dikkate almayan bir ögrenme durumunda, geçerli ögrenme yasantilarinin olusmasi oldukça güç olur.
Ders çalismaya baslamadan önce olumsuz düsüncelerden uzaklasmak gerekir. Olumsuz düsüncelerden uzaklasmak için sunlar yapilmalidir.
• Sinav için olumlu düsünün.
• Kendinize, kendi degerinizin altinda deger biçmeyin.
• Bu dersi anlamiyorum deyip bir kenara atmayin.
• Sinav basarinizla, kisilik degerinizi es görmeyin.

2 – NİÇİN ÖĞRENECEĞİMİZİ BİLMEK
Neyi, niçin ögrenilecegini bilmek, ögrenmek için gerekli olan motivasyonu olumlu yönde etkilemesi yaninda, amaci, muhtevasi bilinen bir konu, birey için daha anlamli olacak ve kolay ögrenilecektir. Çalismaya baslamadan önce amaç, çok açik bir sekilde
belirlenmeli ve bosa vakit harcanmamalidir. Amaca uygun planlama yapmak, sizi bosa vakit harcamaktan kurtaracaktir. Birden fazla amaciniz olabilir, Bunlari önem sirasina koymali, tüm gücünüzü en önemli olan amacinizi gerçeklestirmek için harcamalisiniz. Amaçlar motivasyon için temel olusturur ve davranisi yönlendirir. Çalismak istedikleri halde çalisamadiklarini söyleyen ögrencilerin çogu, çalismak için kendilerine ait bir amaçlarinin olmadigini belirtmislerdir. Çalismak için kendisine ait bir amaci olmayan bir ögrencinin verimli ders çalismasi mümkün degildir.
Etkili ve verimli ders çalismanin yolu ise planli çalismaya baglidir.

3 – PLANLI ÇALIŞMA
Planli çalisma bastan sona amaçli bir istir. Plan bir ögrenciye ;
• Bir isin hazirlanmasinda kendisine yeterli zamani ayarlamasini saglar.
• Daha etkin olmasina yardimci olur.
• Kendisine güvenini artirir.
• Sorunlarini çözmesini kolaylastirir.
• Dogru karar vermesini saglar ve kararsizliktan kurtarir.
Plan hazirlarken asagidaki noktalara dikkat edilmelidir :
• Çalismak için ayrilacak saatler saptanirken, çalisacak dersin verildigi gün ve saate yakin olmasina dikkat edilmelidir. Bu durum unutmayi azaltir, ögrenileni pekistirir.
• Çalisma plani, ani olarak ortaya çikabilecek durumlarda çalismanin degisik saatlere kaydirilmasina olanak verecek esneklikte olmalidir.
• Çalisma sürelerinin uzunlugu derslerin özelliklerine göre düzenlenmelidir.
• Hangi saatte neyin çalisilacagi kesin olarak önceden bilinmelidir.
• Çalisma aralarindaki dinlenmeler ne çok uzun ne de çok kisa olmalidir.
• Yapilan plana ne ölçüde uyuldugu günün sonunda mutlaka denetlenmelidir.
Plan üç asamada hazirlanabilir:
1. Asama : Her dersten, çalisilmasi gereken konular saptanmalidir.
2. Asama : Bu konular haftanin belli günlerine bölünerek, yerlestirilmelidir.
• Asama : Okuldan gelis zamani ile yatis saati arasinda kalan süre hesaplanmalidir. Bir gün boyunca yemek, dinlenme, okul isleri, varsa hobileri ,spor müzik gibi günlük aktivitelerden arta kalan sürede 45 dk. Ders, 5 dk. Tekrar, 10 dk. Dinlenme olmak üzere seçilen konular bitene kadar çalisilmalidir.

4 – DİKKATİ ÇALIŞMA KONUSU ÜZERİNDE YOĞUNLAŞTIRMAK
Dikkat, bilincin belli bir noktada toplanmasi haline denir .Ögrencinin , dikkatini konu üzerine toplamadan çalismaya direnmesi bosuna zaman kaybetmekten baska bir sey degildir.
Etkili bir çalismanin gerisinde yatan temel öge dikkattir. Dikkatin belli bir noktada toplanmasi için " güçlü amaçlar " saptanmalidir.
Ders üzerinde dikkati toplayamamanin iki nedeni vardir.
• Bu konuda bir aliskanliga sahip olmama,
• Konu üzerinde çalisirken, konu disindaki bir sorunun zihni rahatsiz etmesidir
Fakat unutulmamalidir ki dikkat , alistirmalarla kazanilan ve gelistirilen bir aliskanliktir.

DİKKATİ DAĞITAN BAZI NEDENLER :
• Önemsiz sorunlarin zihni oyalamasi.
• Duygusal sorunlarin olmasi. Duygusal sorunlar zihnini bir kisir döngüye sokar. Bu durumda gerçekçi olup, duygularimizla degil aklimizla hareket edip bu sorunlardan kendimizi korumaliyiz.
• Çalisirken gereksiz ayrintilara dalinmasi.
• Çevrede olumsuz uyaricilarin olmasi.
• Ögrencilerde yetersizlik duygularinin bulunmasi.
• Ögrenilecek bilgilerin sistemsiz, zor ve karmasik olmasi.
• Düzensiz ve amaçsiz çalisilmasi.
• Müzik dinleyerek. Televizyon izleyerek veya sakiz çigneyerek ders çalisilmasi.
• Zorlanilan derslerin bulunmasi.
• Yatarak ders çalisilmasi.
• Çalisma aninda uygun dinlenme araliklari verilmemesi.
• Motivasyon eksikligi, isteksizligi.

DİKKATİ TOPLAMA YOLLARI :
• Çalisma amacinin saptanmasi : Amaç yapilan isin neden yapildigini belirler. Yaptigi isin amacini bilmek ögrencinin bu isi benimseyip, ona sahip çikmasina ve bu is için güdülenmesine yardimci olur.
• Çalisma için karar verme : Çalisma üzerinde dikkatin toplanabilmesi için gerekli kararlarin verilmis olmasi gerekir.
• Konuya merak duyma : Merak konuya karsi ilgi uyandirir ve dikkatin konu üzerinde yogunlasmasini saglar.
• Fiziksel çevrenin düzenlenmesi : Çalisma için uygun masa, sandalye, oda isisi, isik durumu, sessizlik gibi kosullar saglanmalidir. Divan, koltuk, yatak ve yumusak sandalye gibi çalismayi olumsuz etkileyecek ortamlarindan uzak durmalidir.
• Planli ve sistemli çalismayi bilme : Planli çalismada ögrenci kendini konuya daha çok verir, dikkatin dagilmasini önleyerek, çalismada etkililik süresini artirir.
• Çalismada çesitlilik saglama : Çalisma sirasinda okuma, yazma, anlatma, uygulama, test çözme vb. degisik etkinliklere yer vermek dikkatin dagilmasini önler.
• Çalismada hedef saptama : Gerçekte konu ne olursa olsun çalismaya geçmeden önce, ögrenci kendisine erisilebilir bir hedef seçmelidir. Bu hedefe ulasmadan çalismayi birakmamalidir. Seçilen hedefler gerçekçi olmalidir. Ögrenci gücünün yetmeyecegi hedeflere ulasmayi arzuladigi zaman, bu hedefleri gerçeklestirmesi zorlasir. Sik sik koydugu hedefe ulasamayan ögrenci kendisine güvenini yitirerek derslere karsi genel bir isteksizlik duyar ve basarisizlik duygusuna kapilir.
• Kendine güvenme : Güven eksikligi olan bir ögrencinin kendine güven duymasinin en etkili yolu, o isi basaracagina kendini inandirmasidir.
• Çalisma öncesi yeterince dinlenmis olma : Asiri duyarlilik, karamsarlik, isteksizlik, bedensel yorgunluk, uyumsuzluk gibi nedenlerle beliren bitkinlige düsmemek için, her zaman ayni biçimde olan çalisma yöntemlerinden kaçinilmalidir.

5 – ANLAMA GÜCÜNÜ GELİŞTİRMEK :
Bir seyi ögrenirken ve hatirlarken bütün duygularinizi kullanmalisiniz.
• Gerekli gereksiz her seyi ögrenmek yerine yalniz gerekli bilgiler ögrenilmelidir. Bu nedenle, okuldaki derslerinize düzenli olarak devam etmelisiniz.
• Ögrenmede somut olanlarin soyut olanlardan daha kolay ögrenildigi bir ilkedir. Ögrendiginiz bu ilkeyi sorunlarin çözümünde kullanarak somutlastirin.
• Ögrenirken kavramlari, formülleri kodlayin. Örnegin ; arkadasiniza ait olan 312 83 23 gibi bir telefon numarasini 312 Ankara'nin alan kodu, 83 dogum yilim, 23 nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayrami gibi kodlayarak ögrenirseniz hatirlamaniz da kolay olur.
• Sözcük, kural, tanim, formül gibi seyleri ezberlemede kart yöntemini kullanin. Bunlari küçük kartlara yazarak bos kaldiginiz her firsatta çikarip okuyun.
• Anlami yada niteligi bilinmeden hiçbir yasa , kural, ilke asla ezberlenmemelidir.
• Sinavlardaki bazi sorular bilgi temellidir. Bu da ögrenilen bilgilerin degisik zamanlarda farkli bilgilerle birlestirilip kullanilmasini zorunlu kilar. Bir dersle ilgili temel kavram ve ilkeleri bilmiyorsaniz, o dersle ilgili daha karmasik konulari anlamaniz mümkün degildir. Bu nedenle bilgi eksikliginizi gidermeli, ögretmenlerinizden yardim istemelisiniz.

6 – ÖĞRENİLENLERİ HATIRDA TUTMAK :
Çalismada en iyi verimi alabilmek için ders çalisma seanslarini 30-40 dk. lik bölümlere ayirmali ve 30-40 dakika çalistiktan sonra da 10 dakikalik bir tekrar yapmak gerekir. Her çalisma seansinda sonra 10 dakikalik bir dinlenme arasi verilmemelidir. Bu dinlenme ile beden gevser. Zihin ögrendiklerini saglamlastirir. Bu hatirlamayi kolaylastirir.
Problem çözerken sonuca ulasincaya kadar ara verilmemelidir. Uzun bir listeyi çalismak yerine parçalara bölerek çalismak daha kolaydir.
Ögrendiginiz bir bilgi önce " kisa süreli bellege " yerlesir. Bu bilgiler hemen unutulur. Bunlar unutulmasina engel olmak için sik sik tekrarlar yapmak gerekir. Bu tekrarlar sayesinde kisa süreli bellekteki bilgiler uzun süreli bellege aktarilir.
Sistemli yapilan tekrarlar sayesinde bilgiler uzun süreli bellege yerlesir ama bu bilgiler henüz bize mal olmamistir. Bilgilerin bize mal olabilmesi ve gerektiginde hatirlanabilmesi için bilgilerin kullanilmasi, yani sinanmasi gerekir. Sinama, bilgi transferinin gerçeklesebilmesi için kaçinilmazdir. Ögrencinin ögrendigi konuyla ilgili kendi fikirlerini olusturmasi, sorular çikarmasi, konu ile ilgili problemler çözmesi, konunun benzerlik ve ayriliklarini ayir etmeye çalismasi sinama için yeterlidir. Sinama bizi uzun süreli bellekte depolanan bilgiye götürür.
Yeni ögrenilen bilgilerin hemen arkasindan yapilan tekrarlar çok önemlidir. Çünkü, insan ögrendiklerinin yarisini ögrenmeden sonraki ilk 20 dakikada unutur. Ilk 24 saat içinde de geriye kalan bilginin % 70 ini unutur.

7 – İYİ OKUMAK VE OKUMA HIZINI ARTIRMAK :
Iyi ve etkili okuma denilince, okudugunu anlama ve hizli okumak akla gelir.
Okurken sunlara dikkat edilmelidir :
• Önce okunulacak konuya hizlica göz atilmali ve bu konuda bir izlenim olusturulmalidir.
• Bu izlenimlere göre konu ile ilgili sorular çikarilmali ve bu sorulara yanit alabilmek için hizlica okunmalidir.
• Sonra ana fikir özetlenmeli ve not edilmelidir.

8 – ÖDEV HAZIRLAMAYI ÖĞRENMEK :
Iyi bir ödev hazirlayabilmek için ödev konusunu iyi anlamak ve daha sonra ödev konusu ile ilgili kaynaklari toplayarak ödev hazirligina baslamak gerekir. Ödevi yazmaya baslamadan önce ödev konusunda plan yapilmali, nelere hangi sina ile yer verilecegi tespit edilmelidir.

9 – SINAVDA BAŞARILI OLMANIN YOLLARINI ÖĞRENMEK :
Ögrencilerin sinava karsi takindiklari tutum onlarin, basarilarini etkilemektedir. Sinavdan korkan ögrencilerin, sinavda basarili olamama durumlari söz konusudur. Bunun için ilk yapacaginiz is ögrenciyi sinava hazirlamakla birlikte, ögrencinin kendine güven duygusunu gelistirmek olmalidir. Çünkü etkili ve verimli ders çalisma aliskanligi kazanabilen, sinav korkusu en az olan ögrenciler, kendine güven duygusu yüksek olan ögrencilerdir.
Sinavda basarinin ilk kosulu, gününden çok önceden baslayarak, amaçli ve kararli bir çalismanin yapilmis olmasini gerektirir. Sinav hazirligi için dikkate alinacak baslica noktalar sunlardir :
• Konu özetlerinin çikarilmasi
• Ögrenilenlerin yinelenmesi
• Önceki sinav sorularinin incelenmesi
• Çalismada agirlik verilecek konularin saptanmasi
• Ögretmen gibi düsünme
• Sinav denemeleri yapmak
• Az bilinen konular üzerinde çalismak
• Sinav hakkinda ön bilgi sahibi olmak

5 Aralık 2008 Cuma

PROSTAT: Kurtuluş Kabak Çekirdeğinde

Prostat bezi; erkeklerde idrar torbasının boynu ile idrar yolu (üretra) başlangıcını çevreleyen ceviz büyüklüğünde bir guddedir. Bu bez, yaşlılık dönemlerinde büyümeye başlayıp, rahatsızlık verebilir. Hastalığın belirtileri; gecenin son kısmında idrara kalkmak, gündüzleri sık sık idrar yapmak, idrar yapmakta zorluk, idrarın yavaş yavaş akmasıdır. Her erkek 50 yaşından sonra az ya da çok prostat büyümesinin getirdiği rahatsızlıklardan yakınmaya başlar. Yapılan araştırmalarda, bal kabağından elde edilen kabak çekirdeği ve yağının, prostat büyümesini yavaşlattığı hatta önlediği ortaya çıkmıştır. Bilim adamlarına göre, kabak çekirdeğinde bulunan "phytosterin" maddesi, kandaki kolesterolü azaltıyor, prostat büyümesi ve prostat kanserine iyi geliyor...

Açıkçası mükemmel bir sağlık kaynağı. Bu sebeple, kuru yemiş yiyecekseniz, tercihinizin kabak çekirdeği olmasında yarar var. Kalın bağırsak kanseri riskini de önemli oranda azaltan etkisi olduğu tespit edilen kabak çekirdeğinin faydaları bu kadarla da kalmıyor. Bol miktarda E vitamini ihtiva ettiği için hücre zarlarının okside olarak erken bozulmasına engel oluyor. Böylece vücut geç yaşlanıyor ve dinç bir ihtiyarlık dönemi geçiriliyor.

Mükemmel bir kurt ilacı
Tenya denilen bağırsak kurtlarını dökmede de tuzsuz kabak çekirdeği harika bir ilaçtır. Hem çok etkin, hem de tümüyle zararsızdır. Bir avuç dolusu kabak çekirdeği kabuğu ile birlikte, dört öğünde iyice çiğnenerek yenir. Gece yatarken de yarım kaşık Hint yağı içilir. Bu uygulama bağırsak kurtlarını dökecektir. Kürü tekrarlamanın hiçbir yan etkisi yoktur.

Ayrıca şu formüller de çok yararlıdır:
* 10 çorba kaşığı (100 gram) soyulmuş kabak çekirdeği, 5 çorba kaşığı (50 gram) kakao ile karıştırılır. Üzerine azar azar soğuk su dökülerek, macun hâline gelinceye kadar karıştırılır. Macun hâline geldikten sonra, 20 eşit parçaya bölünür. Her bir parça, pudra şekerine bulanarak hap yapılır. Bir gün önce, hiçbir şey yenmez. Ertesi sabah, aç karnına 2 tatlı kaşığı Hint yağı içilir. Sonra onar dakika ara ile haplar çiğnenerek yutulur. Çok etkili bir terkiptir. Hamilelerin, kesinlikle kullanmaması gerekir.
* Büyükler için; 6 çorba kaşığı soyulmuş kabak çekirdeği; küçükler için; 3 çorba kaşığı soyulmuş kabak çekirdeği, kendisinin bir misli süzme bal ile karıştırılır ve aç karnına bir kerede yenir.

Almanları şaşırtan tespit!
1960'lı yıllarda Almanya'ya ilk giden Türk erkekleri üzerinde yapılan bir araştırmada, prostat kanserinin daha az görüldüğü tespit edilmiş. Uzun araştırmalardan sonra ortaya; Türklerin, Almanlar tarafından hiç tüketilmeyen kabak çekirdeğini, bol miktarda tükettikleri ortaya çıkmış. Bunun üzerine yapılan laboratuvar tetkiklerinde, kabak çekirdeğindeki kadınlık hormonu etkisi yapan maddenin, Türkleri prostat kanserinden koruduğu belirlenmiş. Şu anda kabak çekirdeği ilaç değerinde, tüm dünyada prostat kanserinden korunmak için yeniyor veya kapsül şeklinde yutuluyor.

Hangi Vitamin ve Minarel Ne İşe Yarar?

Sağlıklı bir vücut için hem vitaminler hem de mineraller hayati önem taşıyor. Eksiklikleri durumunda ciddi rahatsızlıklara yol açan vitamin ve minerallerin ayrı ayrı işlevlerini bu yazıda bulabilirsiniz.

Vücut için gerekli besin maddeleri anıldığında ilk olarak vitaminler akla gelir. Oysa vitaminler ne kadar gerekliyse mineraller de o kadar vazgeçilmezdir. Hatta mineralleri 'Besinlerin Sinderellası' olarak tanımlayan Dr. Earl Mindell'a göre vitaminler ne kadar önemli olursa olsunlar mineraller olmadan faydalı değiller.

Mindell, en çok bilinen yedi mineralin kalsiyum, iyot, demir, magnezyum, fosfor, selenyum ve çinko olduğunu, vücudun düzenli fonksiyonları için ise gerçekte 18 mineral gerektiğini vurguluyor. Mindell, minerallerin yardımı olmadan vitaminlerin işlev gösteremeyeceğ ini savunarak, "Vücudunuz bu ikilinin birlikteliğine ihtiyaç duyar" diyor. Şimdi mineral ve vitaminlerin tek tek ne işe yaradığına bakalım…

MİNERALLER

Magnezyum
  • Yağların yakılmasına ve enerji üretimine yardımcı olur.
  • Depresyonla mücadeleye yardım eder.
  • Daha sağlıklı bir kardiyovasküler sistem sağlar ve kalp krizini önlemeye yardımcı olur.
  • Dişleri sağlıklı tutar.
  • Kalsiyumla birleşerek doğal bir sakinleştirici olarak çalışır.
  • Adet öncesi sendromları azaltır.
    Doğal kaynakları: Öğütülmemiş tahıllar, incir, badem, fındık, çekirdek, koyu yeşil sebzeler, muz.
    Kalsiyum
  • Kemikleri ve dişleri korur, kemik kaybı ve kırılması riskini azaltır.
  • Bağırsak kanseri riskinin azaltılmasına yardımcı olur.
  • Uykusuzluğa iyi gelir.
  • Sinir sistemine yardımcı olur.
    Doğal kaynakları: Süt ve süt ürünleri, tüm peynirler, soya fasulyesi, sardalya, fıstık, ceviz, ayçiçeği çekirdekleri, kuru fasulye, karalâhana, brokoli, yeşil meyve ve sebzeler.

    Demir
  • Büyümeye yardım eder.
  • Hastalıklara karşı direnci arttırır.
  • Bitkinliği engeller.
  • Demir yetersizliğine bağlı anemiyi tedavi eder ve önler.
    Doğal kaynakları: Karaciğer, kırmızı et, kurutulmuş şeftali, irmik, yumurta sarısı, istiridye, kabuklu yemişler, fasulye, pekmez, kuşkonmaz, yulaf ezmesi.

    Potasyum
  • Beyne oksijen göndererek zihinsel faaliyetlerimize yardım eder.
  • Vücut atıklarının çıkartılmasında yardımcı olur.
  • Kan basıncını azaltmaya yardımcıdır.
  • Alerji tedavisinde faydası vardır.
    Doğal kaynakları: Turunçgiller, domates, tüm yeşil yapraklı sebzeler, nane yaprakları, ayçekirdeği, muz, patates.

    Selenyum
  • Çeşitli kanserlere karşı korur.
  • Kalp hastalığı ve felç riskini azaltmaya yardım eder.
  • Genç elastik dokuların korunmasına yardımcıdır.
  • Sıcak basması ve menopoz sıkıntılarını yatıştırır.
  • Kepeğin tedavisine ve önlenmesine yardımcı olur.
  • Sperm sayısını ve erkekteki verimliliği arttırır.
    Doğal kaynakları: Deniz ürünleri, böbrek, karaciğer, buğday tohumu, kepek, ton balığı, soğan, domates, brokoli, sarımsak.

    Çinko
  • Dahili ve harici yaraların iyileşme süresini hızlandırır.
  • Tırnaklar üzerindeki beyaz noktaları yok eder.
  • Prostat sorunlarının önlenmesine yardımcı olur.
  • Büyüme ve zihinsel uyanıklığı destekler.
  • Zihinsel rahatsızlıkları n tedavisine yardım eder.
  • Soğuk algınlığının uzunluğunu ve şiddetini azaltmaya yardımcıdır.
    Doğal kaynakları: Et, karaciğer, deniz ürünleri (özellikle istiridye), buğday tohumu, bira mayası, kabak çekirdeği, yumurta, toz hardal.

    Manganez
  • Bitkinliğin giderilmesine yardımcı olur.
  • Kas reflekslerinin yardım eder.
  • Osteoporozun engellenmesine yardımcı olur.
  • Belleği geliştirir.
  • Sinirsel hassaslığı azaltır.
    Doğal kaynakları: Tahıl, fındık, yeşil yapraklı sebzeler, bezelye, pancar.

    VE VİTAMİNLERİN ÜÇ ASI

    C vitamini
  • Yaraları, yanıkları ve kanayan diş etlerini iyileştirir.
  • İdrar yolları enfeksiyonu tedavisinde kullanılan ilaçların etkinliğini artırır.
  • Ameliyat sonrası iyileşmeyi hızlandırır.
  • Birçok viral ve bakteriyel enfeksiyonun önlenmesine ve genellikle bağışıklık sisteminin güçlenmesine yardımcı olur.
  • Kansere neden olan maddelerin oluşmasına karşı koymada yardımcı olur.
  • Damarlardaki kan pıhtılaşmasını düşürür.
  • Soğuk algınlığının tedavisinde ve önlenmesinde yardımcıdır.
  • Protein hücrelerini bir arada tutarak yaşamı uzatır.
    Doğal kaynakları: Turunçgiller, meyveler, yeşil yapraklı sebzeler, domates, karnabahar, patates ve biberler.

    D vitamini
  • Güçlü kemik ve dişler için kalsiyum ve fosforu kullanır.
  • A ve C vitaminleriyle birlikte alındığında soğuk algınlığını önler.
  • Konjonktivitin tedavisine yardımcı olur.
    Doğal kaynakları: Balık ciğeri yağı, sardalya, ringa, somon balığı, ton, süt ve süt ürünleri ile güneş ışığı.

    E vitamini
  • Hücresel yaşlanmayı yavaşlatarak daha genç görünmenizi sağlar.
  • Daha fazla dayanma gücü vermek için vücuda oksijen sağlar.
  • A vitaminiyle birlikte çalışarak akciğerleri hava kirliliğinden korur.
  • Çeşitli kanserleri önlemeye yardım eder.
  • Kan pıhtılaşmasını önler ve çözer.
  • Yanıkların iyileşmesini hızlandırır.
  • Kan basıncını düşürür.
  • Düşüğün önlenmesine yardımcı olur.
  • Kalp hastalığı ve felç riskini azaltır.
    Doğal kaynakları: Erken Hasat Sızma Zeytinyağı, Sızma Zeytinyağı, fındık, Brüksel lahanası, yeşil yapraklılar, ıspanak, kepek, tahıl, yumurta, buğday tohumu, soya fasulyesi.
  • Sağlıklı Yaşam

    Dünya çapındaki üniversitelerin bilimsel araştırmalarına dayanılarak, ilâç kullanmadan daha sağlıklı yaşamanın mümkün olduğu açıklandı. Kafeinden uzak durmayı öğütleyen uzman önerileri arasında korku filmi izlemek, evlenmek, şiir ezberlemek ve masaj da mevcut. Bunları yapın, ilâç kullanmayın!. .

    Kafein yüksek tansiyon riskini artırıyor!.. Günde 4 fincan kahve içenlerde kalbe zarar veren homosistin maddesinin oranı, kahve içmeyenlere oranla yüzde 11 artıyor.

    Korku filmleri izleyin!.. Kalp atışlarını hızlandıran her şey iyidir. Aşık olmak da kalbi güçlendirir.

    Sisli günlerde egzersizi es geçmeyin lâkin evde yapın. Oksijen az olduğu için kan pıhtılaşması riski yüksektir.

    Sakın dumanaltı olmayın!.. Haftada 3 defa 30 dakika sigara dumanına maruz kalanlarda kalp krizi daha sıkça görülmekte.

    Yüzün, mümkünse tırmanın... Yüzme ve tırmanma türü aktif sporlar ile günde 50 kalori yakmak kalbe çok iyi geliyor.

    Meditasyon yapın... Günde 20 dakika yoga, depresyon riskini yüzde 25 azaltıyor.

    Öfkenizi kum ile kontrol altına alın, kum torbasını yumruklayın. Öfkesini bu şekilde bstıranlar daha az kalp krizine yakalanıyorlar.

    Aspirin kullanın!.. Düzenli kullanıldığı takdirde, koroner kalp hastalığı riskini yüzde 28 düşürüyor.

    Kahvaltıyı asla atlamayın... Harvard Üniversitesi' nde yapılan bir araştırmaya göre, her gün kahvaltı etmek, aşırı kilolu olma riskini yüzde 44 azaltıyor.

    Merdiven çıkın!.. Günde 4-5 kat merdiven çıkanların yüksek tansiyon riski azalıyor.

    Öğünlerinizde her daim yeşil salata olsun. Yeşil yapraklı gıdalar kalp hastalıklarına karşı etkilidir.

    Daha fazla çay için!.. Amerikan Kalp Birliği'ne göre günde 2 bardak çay içenlerde kalp krizinden ölme riski yüzde 25 azalıyor.

    Sosyalleşin.. . Chicago Üniversitesi' nin araştırmasına göre, yalnız insanlar stresle başa çıkamıyorlar ve kalp krizi riski artıyor.

    Tuzu azaltın!.. Amerikan Kalp Birliği'nin 20 yıllık araştırmasına göre, kanında sodyum oranı yüksek olanların kalp krizinden ölüm riski yüzde 61 daha fazla.

    Sevdiğinize, partnerinize dokunun!.. Eşler arasında günde 10 dakika ten teması tansiyonu düşürüyor.

    Bol bol domates tüketin... İçerisindeki likopen maddesi damarlarda kolesterol birikmesine engel oluyor.

    En iyi dostunuz su olsun... Günde 8 bardak su, kalp krizi riskini yüzde 60 oranında azaltıyor.

    Greyfurt yiyin... Günde bir tanesi damarların tıkanmasını yüzde 46 oranında önlüyor ve kötü kolesterol seviyesini yüzde 10 düşürüyor.

    Şiir ezberleyin!. . İsviçre'de yapılan bir araştırmaya göre, günde yarım saat şiir okuyanların stres düzeyleri azalıyor.

    Şeker yerine balı tercih edin... Illinois Üniversitesi balın kalp hastalıklarına karşı etkili maddeler içerdiğini ortaya çıkardı. Şeker ise kalp hastalıkları riskini artırıyor.

    Gülümseyin... Harvard Üniversitesi bilim adamlarının araştırmasına göre, hayata olumlu bakanların kalp problemi riski yarı yarıya azalıyor.

    Sık lâkin az yemek yiyin... İngiliz Tıp Dergisi'nde yer alan bir araştırmaya göre, günde 5-6 öğün yiyenlerin kolesterol seviyesi yüzde 5 azalıyor.

    Ağırlık çalışması yapın... Harvard Üniversitesi' nin araştırmasına göre, haftada 30 dakika ağırlık çalışmak, kalp hastalıkları riskini yüzde 23 düşürüyor.

    Fındık yiyin... Harvard Üniversitesi uzmanlarına göre, günde bir avuç fındık yemek, kalp krizi riskini yüzde 30 azaltıyor.

    Uykunuzdan çalmayın!.. 10 yıllık bir araştırma, günde 4-5 saat uyuyanların kalp hastalığı riskinin, 8 saat uyuyanlara nazaran yüzde 40 arttığını ortaya koymuş.

    Kızarmış patatesi unutun!!! 80.000 kişi üzerinde, 14 senede yapılan bir araştırmaya göre, kötü kolesterol seviyesini yükselten en önemli gıda patates kızartması.

    Zeytinyağını sofradan eksik etmeyin!.. Günlük 56 gram zeytinyağı tüketimi, kalp krizinden ölme riskini yüzde 82 düşürüyor.

    Bol elma tüketin... Sıkça elma yiyenlerin kalp rahatsızlıkları geliştirme riski, az elma yiyenlere göre yüzde 20 azalıyor.

    Haftada en az 2 defa balık tüketin... Eğer bunu yapamıyorsanız balık yağı hapı kullanın. Balık, tansiyonu düşürdüğü gibi kalp atışlarını da düzenli tutar.

    Taze üzüm yiyin... Connecticut Üniversitesi uzmanları, taze üzümün kolesterolü düşürdüğünü ve damarları temizlediğini ortaya çıkardılar.

    Kilonuzu sabit tutmalısınız... Michigan Üniversitesi' nde yapılan bir araştırmaya göre, sıkça kilo alıp verenler daha zayıf bir kalbe sâhip oluyorlar. Ayrıca kan dolaşımları da düzensiz hâle geliyor.

    Seks kalbin dostudur, daha fazla seks yapın!!! Bristol Üniversitesi' nde yapılan araştırmaya göre, haftada en az 2 defa seks yapan erkeklerin kalp krizi ve felç riski, daha az seks yapanlara oranla üçte bir civarında azalıyor.

    Çapkınlığa son verin!!! İngiltere'de yapılan araştırmada, seks sırasındaki ani ölümlerin yüzde 75'inin evlilik dışı ilişki esnasında meydana geldiği belirlendi!! !

    Stresi müzikle yenin... Harvard Üniversitesi' nde yapılan bir araştırma, sabahları müzik dinlemenin stresi azalttığını ortaya koydu.

    Masaj yaptırın!.. Masaj yaptırmak stresi azaltır ve deride iltihaplanmaya sebep olan kimyasalları da azaltır.

    Part-time vejetaryen olun... Kanada'da yapılan bir araştırmada, günlük öğünlerine tahıl ekleyenlerin bir ay içerisinde kötü kolesterol seviyelerini yüzde 30 düşürdükleri ortaya çıktı.

    Canınız çikolata mı çekti?.. O hâlde bitter olanını tercih edin... Johns Hopkins Üniversitesi' nde yapılan bir araştırma, bitter çikolatanın içerdiği yağın üçte birinin, vücuda yararlı doymamış yağ olduğunu ortaya koydu.

    Kürek çekin... Kürek sporu, koşuya nazaran, kalbe daha fazla kan pompalanmasını sağlıyor. Bu da kalbi güçlendiriyor.

    Eğitiminizi yarım bırakmayın, tamamlayın... California'da yapılan bir araştırma üniversite mezunlarının, kalp krizi geçirme riskinin, eğitimsizlere göre daha düşük olduğunu gösteriyor.

    Doğru Beslenin Mideniz Yanmasın

    Mide yanması, her yaşta görülebilen, ancak 20 ile 50 yaşlar arasında daha sık rastlanan yaygın bir rahatsızlık. Yanma hissi genellikle yemekten önce veya yemekten 1-2 saat sonra hissedilmektedir. Rahatsızlığın ana sebebi, hazmı zor besinlerin sindirimi için salgılanan asidin aşırı olmasıdır. Çünkü bu fazla salgı, midenin kendisine de zarar vererek yanma hissine yol açmaktadır. Bunu önlemenin yolu da doğru ve bilinçli beslenmeden geçmektedir. Yani, mide sağlığına katkıda bulunan besinleri tercih ederek, yemek sonralarının azaba dönüşmesini önleyebilirsiniz.

    HARİKA LİSTE

    Büyüklerimiz midede yanma hissi duydukları zaman hemen bir lokma ekmek içi çiğnermiş. Özellikle yemeklerden önce meydana gelen mide yanmalarında, ekmek içinin değil ama ağıza bir şey atmanın doğru bir yöntem olduğunu belirten günümüz doktorları da, az fakat sık yemeyi tavsiye ediyor.

    Mide ağrılarınıza ve mide yanmanıza son verecek sağlıklı ve dost besinlerle beslenerek de, hem yemek yemenin keyfini çıkartabilirsiniz, hem de yemek sonralarının azaba dönüşmesini önleyebilirsiniz.

    Bu dost yiyecekler hangileri mi? İşte size bazı ip uçları...

    * Lahana: Lahanayı çiğ olarak yemeyi tercih edin. İnce şeritler halinde doğrayıp salata yapın. Meyve presinde lahananın suyunu sıkıp aynı miktarda elma suyu ile karıştırın ve için. Lahana, ülser ve gastrit ilacı olarak biliniyor. Dörtte bir lahanayı yıkayıp kalın şeritler halinde doğrayın. 1 kerevizi soyup doğrayın. 1 havucu temizleyip dilimleyin. Lahana, kereviz ve havucu katı meyve presinde sıkıp sabah akşam suyunu için.

    * Karnabahar: Haşlanmış karnabahar, mideyi asit saldırılarından koruyarak tüm sıkıntıları giderebilir. Karnabaharda bulunan "gefarnato" maddesi ülser ilacının ham maddesi olarak kullanılıyor.

    * Patates: Çiğ patates suyu mide yanmasının doğal ilacıdır. Patatesi soyup katı meyve presinde suyunu sıkın. Biraz su, havuç suyu ya da kereviz suyu ile karıştırıp için.

    * Elma sirkesi: Salatalarda elma sirkesi kullanın.

    * Maden suyu: Mide asidinin büyük bir bölümünü etkisiz hale getiriyor.

    * Ispanak: Ispanağı buharda pişirin ya da haşlayarak tüketin. Taze yapraklarını salata olarak yiyin.

    * Zeytinyağı: Çiğ olarak kullanıldığında besinlerin midede kalma süresini azaltıyor ve yağların sindirimi için safra salgısını artırıyor. SIZMA OLANINI TERCİH EDİN

    * Baklagil: Fasulye, bezelye ve mercimekte bulunan "bioflavionid" maddesi, koruma faktörünü artırıyor.

    * Muz: Mideyi seven meyvelerin başında geliyor. Ara öğünlerde birer muz yemek, midedeki yanma hissini ortadan kaldırabilir. Muz, mide enzimleri ve hücrelerinin üretimini de artırıyor.

    * Kızarmış ekmek: Midenin salgıladığı aşırı asidi kurutarak yanma hissini gideriyor.

    * Meyankökü: Güçlü bir mide koruyucusu. Yapılan son araştırmalara göre midedeki aşırı asitlenmeyi azaltıyor.

    BELİRTİLERİ

    Bir ülser veya gastrite bağlı olmaksızın meydana gelen mide yanmasının belirtilerini şöyle sıralayabiliriz:

    * Karnın üst kısmında veya göğsün alt kısmında bazen yemek yemekle veya antasitlerle geçen yanma hissi veya rahatsızlık
    * Geğirme ve arkasından gelen yanma hissi
    * Yemeklerden sonra aşırı gaz sıkıştırması
    * Sebebi belli olmayan mide bulantıları

    Bunlara dikkat edin;

    * Yemeğe daha fazla zaman ayırın. Ayaküstü değil, sofrada oturarak yiyin.
    * Ağzınıza küçük lokmalar alın ve uzun uzun çiğneyin. Bu, midenin sindirim için gerekli salgıları daha kolay üretmesine yardımcı olur.
    * Sofradan doymadan kalkın. Mide bir balon gibi olduğu için yemek yerken besinler buraya ulaştıkça sürekli genişler. Bu sebeple ölçülü miktarda yiyin.
    * Akşam öğününden sonra kaçamaklar yapmayın. Aksi takdirde mide gece boyunca çalışıp yorulur.
    * Akşam yemeği ile uyku arası en az üç saat olmalı. Yani yemek yedikten en az 3 saat sonra yatın.
    * Yemekten hemen sonra yere eğilmeniz gerekiyorsa dizlerinizi bükerek eğilin.
    * Yiyecek ve içeceklerin çok sıcak ya da çok soğuk olması mide sıvısına zarar verebilir. Bu sebeple yiyecek ve içeceklerin ılık olmasına özen gösterin.
    * Yemekten sonra uzanmayın. Unutmayın, mide sıvısı yatay pozisyonu sevmez ve yanma hissi mide borusu yoluyla ağzınıza kadar gelebilir.

    Bunlardan uzak durun

    * Hazmı kolay olmayan kızartmaları ve ağır yiyecekleri sofranızdan uzaklaştırın. Ağır yağlı, fazla kremalı ya da soslu besinleri yemeyin. Çikolata, içerdiği yüksek dozdaki yağ ve kafein sebebiyle hassas mideye zarar vererek yanma hissine yol açıyor. Sütlü çikolata, daha az yağ içeren bitter çikolataya oranla daha tehlikeli olduğundan çikolata sevenler genelde sütsüz olanını tercih etmeli. * Kafeinli içecekler mide için çok zararlı. Kahve ve çay hassas mideyi yorabilir. Eğer mide yanmasından şikayet ediyorsanız ve kahve içmeden duramıyorsanız kafeinsiz kahveyi tercih edin.
    * Kola, gazlı içecek ve asitli meyve sularını çok dikkatli için. Domates veya portakal suyu da asitli olduğu için mide yanmasını şiddetlendirebilir. Bu sebeple sulandırarak ve balla tatlandırarak için. * Et suyu ile hazırlanmış çorbalardan uzak durun. Diğer çorbaları ise çok sıcak içmeyin.
    * Çiğ soğan ve çiğ meyve de mide asidini artıran etkenlerdendir.
    * Sigara ve alkolden uzak durun. Bunlar midedeki yanma hissini artırır.
    * Şeker YEMEYİN ama yemeyi seviyorsanız naneli olanları seçmeyin

    TRAFİK KAZASI

    YASAYI BİLMEKTE YARAR VARDIR. KİMSENİNBAŞINA GELMESİN AMA
    TRAFİK KAZASI GEÇİRDİNİZ. YARALI VAR, HASTANEYE GİTTİNİZ.

    SİZLERİN 2918 NOLU YASAYI BİLMEDİGİNİZİ ZANNEDEREK,
    ' YAPILACAK MÜDAHALE VE TEDAVİ ÜCRETLERİNİ ÖDEYECEĞİNİZE DAİR ŞU BELGEYİ İMZALAYIN' TEKLİFİ İLE KARŞILAŞIRSINIZ. ...
    ANCAK SİZ DE 'BU BELGEYİ İMZALAMAZSAM, BANA MÜDAHALE VE TEDAVİ ETMEYECEĞİNİZE DAİR BİR BELGEYİ İMZALAYIP GETİRİN.' DEDİĞİNİZ ANDA, HASTANENİN BÜTÜN İMKANLARI SİZİN İÇİN SEFERBER OLACAKTIR.

    2918 SAYILI TRAFİK KANUNUNU MUTLAKA OKUYUN. TÜKETİCİLER BİRLİĞİ, KAZAZEDELERİN HAKLARIYLA İLGİLİ BİR RAPOR HAZIRLADI. TRAFİK KAZASI SONUCU YARALANAN VE HASTANEYE KALDIRILARAK TEDAVİ ALTINA ALINAN KAZAZEDELERİN, KANUNA GÖRE TEDAVİ İÇİN ÜCRET ÖDEMEMESİ GEREKTİĞİ BELİRTİLDİ. KAZA SONUCU YARALANAN VE HERHANGİ BİR HASTANEDE TEDAVİ GÖREN KAZAZEDELERDEN, BU TEDAVİLERİNE KARŞILIK HASTANE TARAFINDAN ÜCRET TALEP EDİLEMEYECEĞİNİN BELİRTİLDİĞİ RAPORDA, 2918 SAYILI TRAFİK KANUNU'NA GÖRE :
    ''HERHANGİ BİR TRAFİK KAZASI SONUCU YARALANAN KİŞİ, EN KISA SÜREDE HASTANEYE YETİŞTİRİLMEK VE GEREKEN TEDAVİNİN YAPILMASI'' HÜKÜMLERİNİ İÇERİYOR.
    YÖNETMELİĞE GÖRE, HASTANE ACİL SERVİSİ, KENDİSİNE GELEN KAZAZEDENİN, MADDİ DURUMU, SOSYAL GÜVENCESİNİN OLUP OLMADIĞINA VE HASTANIN ÖZELLİĞİNE BAKMADAN, GEREKEN TEDAVİYİ VE MÜDAHALEYİ HERHANGİ BİR ÜCRET TALEP ETMEDEN YAPMAK ZORUNDA. BU TEDAVİ SONUCU OLUŞAN MASRAFIN İSE SAĞLIK BAKANLIĞI, KARAYOLLARI TRAFİK DÖNER SERMAYE İŞLETMESİ TARAFINDAN KARŞILANACAGININ BELİRTİLDİĞİ RAPORA GÖRE, VATANDAŞLARIN HAKLARINI BİLMEDİĞİ İÇİN SORUNLAR YAŞANDIĞINI VE HASTANELERİN BU KANUNDAN BİHABERMİŞ GİBİ GÖZÜKÜP VATANDAŞTAN PARA TALEP ETMELERİNİN SUÇ OLDUĞU BELİRTİLDİ.

    2 Aralık 2008 Salı

    Dışarıda Yemek İçin Uyarılar

    1) Önünüze ikram olarak gelen ya da sipariş üzerine istediğiniz acılı ezmeyi iyi kontrol edin, bu işten az da olsa anlamıyorsanız yemeyin. Acılı ezme dünden artan çoban salatasından yapılır, hatta müşteriden dönen artık salatayı kullananlar bile var.

    2) Sık gittiğiniz mekanların HCCP denetimine sahip olmasını tercih edin.

    3) Yemeğinizin içinden çıkan yabancı maddelere yaygarayı koparın; ama yemeğinizden eldiven parçası çıkarsa o mekana güvenin. Üretimdekilerin eldivenle çalıştığının garantisidir, bazen doğrama esnasında eldivenin sarkan uçları kesilebilir.

    4) 'Mutfağımızı gezebilirsiniz' tabelası gördüğünüz yerlerden uzak durun. En iyi gizleme ortada bırakmaktır.

    5) Ucuz lahmacunun kıyması %50 kavrulmuş pırasadan oluşur, en iyi gurmeler bile tadını zor ayırır.

    6) Ucuz cevizli baklavada kullanılan cevizin de en az yarısı, kuruduktan sonra robottan geçirilip kavrulan bayat ekmektir.

    7) Kesinlikle ama kesinlikle yapılışını görmediğiniz ya da ev ortamında tanıdığınız biri tarafından yapılmayan çiğ köfteyi yemeyin.

    Cinsel gücü arttıran besinler…

    İstiridye: İçerdiği bazı aminoasitlerin cinselliği sağlayan hormonları tetiklediği görülmüştür. İstiridye dışında tüm deniz kabukluları ve deniz böcekleri de güçlü birir afrodizyaktır.

    Havyar: Yüzyıllardır afrodizyak olarak kullanılmaktadır. İçerdiği çinko miktarı nedeniyle erkeklik hormonlarının yapımını artırıyor. Aynı zamanda sperm kalitesini de artırır.

    Çikolata: İçerdiği seratonin ve daha da önemlisi fenetilamin maddeleri nedeniyle hafif cinsel istek artırıcı etkiye sahiptir.

    Ginseng: Geleneksel Çin ve Güney Amerika tıbbında cinsel gücü artırmak üzere kullanılan bir köktür. Bir araştırma ginsengin cinsel isteği ve birleşme kapasitesini artırdığını ortaya koymuştur.

    Tarçın: Hormonları çalıştırır ve cinsel gücü artırır. Bir bardak suya bir kahve kaşığı atılıp çay gibi içilebilir.

    Yulaf ezmesi: Özellikle kadınlarda cinsel isteksizliği giderir. Hormonları düzenler ve vücut direncini artırır.

    Sarmısak: En güçlü afrodizyak olarak bilinir. Tüm hormonları çalıştırır. Çiğ olarak yenmesi tavsiye edilir.

    Roka: Yeşil sebzeler içinde bu anlamda en değerlisi rokadır.

    Kekik ve nane: Özellikle kadınlarda bütün kadınlık hormonlarının düzenli çalışmasını sağlar ve vücudu güçlendirir.

    Isırgan tohumu: İşte ufak bir mucize. Bir kilo bal ile 100 gr. ısırgan tohumunu karıştırın ve her gün bir kaşık yiyin. Bomba gibi hissedeceksiniz.

    Antep Fıstığı: Protein ve bol E vitamini ihtiva eder. Cinsel arzunun uyarılmasını sağlar. Mutlu bir evlilik için, afrodizyak otlardan yararlanmakta fayda var

    Kırmızı ve yeşil acı biber, karabiber: Hep tatlılar bu etkiyi yapacak değil ya, inanamayacaksınız ama acı da cinsel isteği kamçılar…

    Maydanoz: Beden yorgunluğunu giderir. Erkeklerde cinsel gücü artırdığı kanıtlandı.

    Kuşdili: Tüm salgı bezlerini dengeli bir şekilde çalıştırır. Erkeklerde de kadınlarda olduğu gibi cinsel iktidarsızlığı giderir.

    Kereviz: Çeşitli iç salgı bezlerine tesir eder ve onların faaliyetlerini artırır. Erkeklerde cinsel faaliyeti çok arttırarak vakitsiz iktidarsızlığı önler. Özellikle 30′lu yaşlarda mutlaka yiyin.

    1 Aralık 2008 Pazartesi

    Zeka Geliştiren Gıdalar

    Uzmanlar, doğru seçilmiş gıdaların öğrenme kabiliyeti ve zekâ üzerinde olumlu etkileri bulunduğu belirledi. Vücuda gerekli enerjiyi sağlamak için karbonhidrat tüketilmesi gerektiğini belirten Münih'teki Ludwig-Maximilians Üniversitesi' nde görev yapan Alman Profesör Olaf Adam (62), "Beynin hızlı çalışması için protein ve hafızayı kuvvetlendirmek için de krom içeren gıdalar alınmalı" dedi. Bild gazetesinde yer alan habere göre, zekayı artıran gıdalar şunlar:

    1 Esmer pirinç pilavı: Çavdarlı gıdalar karbonhidrat ve bol B vitamini içerir. Glikoz yavaş yavaş çözülürken, beyne gerekli olan enerji gider. Enerji açısından tatlı gıdalardan çok daha uzun sürede etkili olur.

    2 Kıvırcık lahana: Magnezyum, kalsiyum, sodyum içerir. Beyne yeterli enerjiyi sağlar ve stresten korur.

    3 Süt: Kalsiyum ve yağ asidi içerir. Beynin daha hızlı çalışmasını sağlar. Araştırmalar, emzirilen bebeklerin, emzirilmeyen bebeklere göre daha zeki olduğu ortaya çıkmıştır.

    4 Patates: Patatesin içinde bulunan karbonhidratlar beyne doğru miktarda enerjinin gitmesini sağlar. Bu miktarın az olması, insanda bitkinlik hissi yaratır ve yaşlılarda da hafıza yetersizliğine neden olur.

    5 Muz: Beynin yeterli şekilde çalışması için B vitamini içerir. B vitamini konsantrasyon bozukluğuna ve hafıza zayıflığına karşı birebirdir.

    6 Kahve: Kan damarlarını genişleterek, besleyici maddelerin daha hızlı beyne etki etmesini sağlar. Dikkat ve konsantre sağlar. Yorgunluk hissini yok eder. Ancak günde üç fincandan fazla kahve içmeyin yoksa kahvenin olumlu etkisini yok eder.

    7 Balık: Bol iyot içerir ve troit hormonu olan thyroxini harekete geçirir.

    8 Su: Yetişkin birinin günde 1.5 litre su içmesi gerekiyor. Yeterli miktarda sıvı yeterli miktarda besinin beyne transferini sağlar.

    9 Ceviz/fındık: Önemli aminoasitler olarak bilinen Triptophan ve Isoleucin içerir. İnsanın kendini zihinsel ve psikolojik olarak daha iyi hissetmesini sağlar.

    Vitamin Eksiklerine Doğal Takviye

    Adamotu kökü B1 ve B2 vitaminleri ihtiva eder. Ayrıca glikozid, eter, yağ ve alkalik aktif maddeler bakımından zengindir. Vücudu kuvvetlendirir.

    Ahududu organik asit ve bol miktarda da limon asidi ihtiva eder. C vitamini bakımından çok zengindir.

    Arpa tanelerinde bol miktarda B1 ve E vitamini vardır. Kemiklere kalsiyum verir. Hücrelerin sağlığını korur ve özellikle sinir hücrelerini kuvvetlendirir.

    Asma'nın meyvesi olan üzümde bol miktarda A, B1, B2 ve C vitamini bulunur.

    Biber bol miktarda A ve C vitamini içerir. O nedenle C vitamini eksikliğinde kullanılır.

    Çilek bol miktarda A, B1, B2, C ve K vitamini, protein, şeker, meyve asidi, demir, fosfor, sodyum, kalsiyum ve potasyum içerdiğinden özellikle büyüme çağındaki çocuklar için çok yararlıdır.

    Deve tabanı bileşiminde bulunan potasyum, kalsiyum, demir, kükürt, magnezyum ve fosfor nedeniyle çocukların sağlıklı büyümelerine yardımcı olur.

    Frenk üzümü bol miktarda B, C ve P vitamini ihtiva eder. Yüz gram frenk üzümünde 218 mg. C vitamini vardır. Şurubu besleyicidir.

    Havuç, pırasa, şalgam, lahana, pancar, badem, ıspanak, üzüm, elma, kiraz ve çilek kalsiyum ve mineral eksikliğine iyi gelir.

    Ispanak yapraklarında bol miktarda iyot, demir, klorofil, kalsiyum, C, K, A vitaminleri vardır.

    Isırgan otu A ve C vitamini içerir.

    Kara buğday son derece zengin besin değeri ile yüksek kalori sağlayıcı bir bitkisel üründür. İçinde damarları kuvvetlendiren P vardır.

    Kestane, B1, B2 ve C vitaminleri açısından zengin olduğundan yararlı bir besindir.

    Kişniş bol miktarda C vitamini içerir.

    Karalahana bol miktarda C vitamini içerir.

    Karaturp yapısında B1 ve C vitamini ve çok değerli maddeler bulunan son derece besleyici bir bitkidir.

    Kivi A, C, P vitamini açısından son derece zengin bir meyvedir. Kışın grip ve soğuk algınlığından korunmada ve tedavide etkilidir. Portakal, limon ve mandalinaya göre iki misli C vitamini içerdiğinden C vitaminine ihtiyaç duyulan durumlarda kullanılabilir.

    Kahve yanında portakal suyu içmek demir eksikliğini giderir.

    Kırmızı yaban mersin'inin fundalıklarda ve ormanlarda bulunan meyvesi C ve A vitamini bakımından zengin bir bitkidir.

    Kuşburnu C vitamini yönünden çok zengindir. Ayrıca A, P ve D vitaminleri içerir.

    Limon bol miktarda C vitamini içerir.

    Marul bol milktarda demir ve B, B1, C vitaminleri ve A vitamini içerir.

    Maydanoz B, C, VE A vitamini içerir.

    Mısır A vitamini, demir ve magnezyum açısından zengindir. Bu maddeler vücudun hücrelerini yeniler. Muz içerdiği bol miktarda C vitamini, potasyum, fosfor, kalsiyum, çinko, bakır ve sitrik asit nedeniyle hastalara tavsiye edilir.

    Nohut'un içinde madensel tuzlar, A, B, C vitaminleri, azotlu, nişastalı, şekerli maddeler bulunduğu için besin değeri çok fazladır.

    Portakal C vitamini başta olmak üzere A, B1, B2 ve P vitaminleri içerir.

    Soğan bol oranda A, B ve C vitaminleri içerir.

    Şeftali bol miktarda A vitamini içerir.

    Tere de bol miktarda A vitamini içerir.

    27 Kasım 2008 Perşembe

    Arı Sokması ve Arı İğnesi

    İşçi arının arka tarafında bulunan iğne düşmanlarına karşı en büyük savunma aracıdır. Arkasında olmasına rağmen arı her durumda iğnesini düşmanına rahatlıkla saplayabilir.

    Arı iğnesi iki kısımdan oluşur. Birinci kısım karın boşluğunda bağırsaklara bağlı ve oval şekilde olan zehir keseciğidir. İkinci kısım ise iğnedir. İğnenin üzerinde 9 adet ok ucuna benzeyen kancacıklar bulunur. Arı iğnesini sapladıktan sonra bu kancacıklar iğnenin geri çıkmasını engeller.
    İğne saplandıktan sonra arı zehir keseciğini sıkar ve iğneden vücuduna zehir zerkedilen düşman büyük bir acı duyar. Arı iğnesini çıkarmaya çabalar fakat bunu başaramaz. Çoğu zaman bağırsaklarının bir bölümü de koparak iğne zehir keseciğiyle birlikte saplandığı yerde kalır.

    Kendini kurtaran arının yaşama şansı yoktur, bir iki gün içinde ölür. İğnesini kaybeden arı daha çok hırçınlaşır ve düşmana saldırır. Fakat tekrar sokma şansı yoktur.

    Arı soktuktan sonra panik halde el kol hareketleri yapmamak lazımdır. Bu hareketler diğer arıların da dikkatini çekerek saldırmalarına sebep olur.

    Arı saldırısı karşısında yapılacak en iyi şey yüzümüzü ellerimizle kapatıp ordan uzaklaşmak ve bitkilerin arasına oturarak saklanmaktır.

    Arı sokması sokulan yerin şişmesine neden olur. Bu da insana acı verir ve sinirli yapar. Sokan arıların çokluğuna göre, miskinlik, başağrısı, titreme, kaşıntı gibi reaksiyonlar da görülebilir.

    Arı zehirinin kendine özgü keskin bir kokusu vardır. Bu zehir kokusunun yayılması diğer arıları da hırçınlaştırır. Eğer bir arı soktuğunda gerekli önlemler alınmazsa, aynı yerden başka arılar da sokmaya çalışır. Onun için arı soktuğunda arılıktan uzaklaşıp sokulan yeri yıkamak gerekir. Arı soktuğunda alınacak önlemler ise...

    Arı Soktuğunda Alınacak Önlemler

    Arı sokup iğnesini bıraktıktan sonra, kesinlikle zehir kesesinden tutarak çıkarmaya çalışmamalıdır. Çünkü bu hareket kesenin içindeki zehirin vücudumuza zerkedilmesine ve acımızın artmasına neden olur. En iyisi bir bıçağın yüzüyle ya da tırnağımızla sıyırarak çıkarmaktır.

    Belli bir sayıya kadar arı sokması alerjisi olanların dışında tehlikeli değildir. Tehlike sınırı kişinin bünyesine göre değişir.

    Arı allerjisi olanlarda vücudun genelinde kızarma, kaşıntı ve yumuşak dokularda şişme görülür. Bu sırada solunum güçlüğü, karın ağrısı, kusma, çarpıntı ve baygınlık görülebilir. Boğaz kaslarının kasılması ve yutak bölgesinin şişmesi ile nefes gittikçe zorlaşır ve hasta boğulabilir. Bu olaya "anaflaksi" veya "anaflaktik şok" adı verilir.

    Arı sokmasına karşı en etkili tedavi amonyaktır. Amonyak hem arının soktuğu yere sürülebilir hem de bir bardak suya 5-10 damla damlatılarak içilebilir.

    Şişmeye karşı antihistaminik veya steroid bir krem sürülmelidir. Ağızdan alınacak antihistaminik herhangi bir tablet oldukça yararlı olacaktır. Ancak şiddetli reaksiyonlar için geciktirilmeden tıbbi müdahalelere başvurulmalıdır.

    Arı soktuktan sonra yarayı ovuşturmak ya da emmek kesinlikle doğru değildir. Arı tarafından sokulan kişi eğer terli ise zaten ter zehirin etkisini alacaktır.

    Sokulan yere buz koymak, soğuk su ile yıkamak, yoğurt sürmek acının azaltılması için faydalıdır. Ayran da içilebilir.

    Arının meyve yerken ağıza kaçarak boğazdan sokması hayati tehlike yaratabilir. Böyle bir durumda doktora giderken sirke ile sık sık gargara yapmak gerekir.

    Mermi ve Su...

    Filmlerde saldırıya uğrayan kahraman hemen suya dalar. Peki bu gerçekten kahramanı kurtarabilir mi? Kurşunun işlememesi için ne kadar derinlere dalmalıdır?

    Evet kurtarır. Hem de kahramanın kurtulması için bir kaç santimlik derinliğe dalması yeterli olabilir. Sinema filmlerinde abartıldığı sanılan bu garip gerçek aslında bilimsel olarak da formüle edebilecek bir fiziksel gerçeğe yani maddelerin yoğunluk oranına dayanıyor.

    SU HAVADAN 700 KEZ DAHA YOĞUNDUR
    Herhangi bir ortamda yol alan nesne bir direnç ile karşılaşır ve bu kuvvet hızını keser. Su gibi yoğunluğu fazla olan ortamlarda, bu direnç kuvveti havadan daha büyüktür. Su havadan 700 kez daha yoğundur. Mermi üzerindeki direnç kuvveti, hızın karesi ile ölçülür ve aynı zamanda hareket halindeki gövdenin yüzey alanı ile orantılıdır.

    Bu bilgilerin ışığı altında kurşunun hareketinin denklemini kurabiliriz. Bu da hızının azaldığı mesafeyi verir. Bu formülü kurmak için merminin kütlesi ve boyutu, suyun yoğunluğu ve direncin katsayısı gerekir.

    Hızı saniyede 300 metre olan tipik bir mermi için suda yavaşlayacağı derinlik birkaç metredir. Dolayısıyla yüzeyden 3 metre derinliğe dalmak yeterlidir.

    BİR KAÇ SANTİM DALMAK YETERLİ
    Eğer kötü adamlar suyun kenarından ateş ediyorsa, esas çocuğun birkaç cm derine dalması yeterlidir, çünkü mermi küçük bir silahtan çıkar mermi su üzerinde sektirilen taş gibi seker gider. Eğer kötü adamlar uçaktan ateş ediyorsa, kurşunlar suya daha dik bir açıdan geliyordur. Bu durumda bile.50 mm zırh delen bir kurşun suda ancak 30 cm'ye kadar işler.

    MSN Messenger Hata Kodları ve Çözümleri

    Msn Messenger 81000370 Hata Kodu ve Çözümü

    Microsoft® Messenger Service'da oturum açmanızı sağlayamıyoruz. Durumu çözmenize yardımcı olması için aşağıdakileri deneyin: Görev çubuğunda MSN Messenger simgesini (saatin yanında) tıklatın ve sonra Çıkış'ı tıklatın. Internet seçeneklerinizde aşağıdaki değişiklikleri yapın: Microsoft Windows Başlat düğmesini tıklatın, Ayarlar'ın üzerine gelin ve sonra Denetim Masası'nı tıklatın. Ağ ve Internet Bağlantıları'nı tıklatın. Internet bağlantınızı kurun ya da değiştirin'i tıklatın. İçerik sekmesini tıklatın. Sertifikalar'ı n altında, SSL Durumunu Sil'i tıklatın. Bir doğrulama aldığınızda,

    Tamam'ı tıklatın. Gelişmiş sekmesini tıklatın ve sonra aşağıda Güvenlik'e gidin. Sunucu sertifikaları nın geçerliliğini denetle (yeniden başlatma gerektirir)' in seçili olmadığından ve SSL 2.0 kullan ve SSL 3.0 kullan'ın seçili olduğundan emin olun. Bilgisayarınızda Microsoft® Microsoft® Windows® XP çalıştırılıyorsa, DNS çözümleyici önbelleğini temizleyin. Görev çubuğunda, Başlat'ı tıklatın ve sonra Çalıştır'ı tıklatın. Kutuya cmd yazın ve Tamam'ı tıklatın. Komut istemine, ipconfig /flushdns yazın ve ENTER'a basın. Yeniden MSN Messenger'da oturum açmayı deneyin.

    Msn Messenger 81000365 Hata Kodu ve Çözümü

    MSN Messenger'da oturum açamazsanız, MSN Messenger'daki bağlantı ayarları Microsoft® Passport veya Microsoft® Messenger Hizmeti'ne bağlanmanızı önlüyor olabilir. MSN Messenger Bağlantısı Sorun Gidericisi çoğu kez sorunları bulabilir ve düzeltebilir. MSN Messenger bir bağlantı sorunuyla karşılaşırsa, Bağlantı Sorun Gidericisi otomatik olarak başlatılır. Bağlantı Sorun Gidericisi'ni kullanmamayı seçerseniz veya Sorun Giderici bağlantı sorununuzu çözmezse, aşağıdakileri deneyin: Araçlar menüsünü tıklatın ve sonra Seçenekler'i tıklatın. Soldaki bölmede, Bağlantı'yı tıklatın. Bağlantı Ayarları altında, Bağlantıyı Sına'yı tıklatın. Bağlantı Sorun Gidericisi'nin sisteminizi incelemesine izin verirseniz, Sorun Giderici bağlantı sorunlarını sınar ve sorunları düzeltmek için uygulayabileceğ iniz adımları raporlar. İsteğe Bağlı: Gelişmiş sorun giderme gerçekleştir Özel bağlantı türünüze ilişkin sorunları gidermek için, Gelişmiş Ayarlar'ı tıklatın. Gelişmiş Bağlantı Seçenekleri iletişim kutusunda, belirli bağlantı türünüze ilişkin ayarların doğru olduğunu denetleyin. Bağlantınızı sınamak için, Sına düğmesini tıklatın. Tamam'ı tıklatın ve sonra Tamam'ı tıklatın. Tamam'ı tıklatın. Bu ayarları seçtiğinizde, mümkünse MSN Messenger Microsoft® Internet Explorer bağlantı ayarlarını kullanır. Yeniden MSN Messenger'da oturum açmayı deneyin.

    Msn Messenger 81000362 Hata Kodu ve Çözümü

    MSN Messenger'da oturum açmaya çalıştığınızda, aşağıdaki hata iletisini alabilirsiniz: Bilinmeyen bir Hatayla karşılaşıldı. -veya- Internet Explorer çevrimdışı çalışmak için ayarlandığından, MSN Messenger'da oturum açmanızı sağlayamadık. Lütfen tarayıcınızın Dosya menüsünde bu ayarı değiştirin ve oturum açmayı yeniden deneyin. Durumu çözmenize yardımcı olması için aşağıdakileri deneyin: Görev çubuğunda MSN Messenger simgesini (saatin yanında) tıklatın ve sonra Çıkış'ı tıklatın. Microsoft® Internet Explorer'ı başlatın. Dosya menüsünde, Çevrimdışı Çalış'ın işaretlenmiş olmadığından emin olun. İşaretlenmişse, kapatmak için Çevrimdışı Çalış'ı tıklatın. MSN Messenger'da oturum açmayı yeniden deneyin.

    Msn Messenger 81000306 Hata Kodu ve Çözümü

    MSN Messenger'da oturum açmaya çalıştığınızda, aşağıdaki hata iletisini alabilirsiniz: Hizmetten veya Internet bağlantınızdan kaynaklanan bir sorun nedeniyle şu anda Messenger oturumunuzu açamıyoruz. Lütfen Internet'e bağlı olduğunuzdan emin olun. Durumu çözmenize yardımcı olması için aşağıdakini deneyin: Internet'e bağlı olduğunuzdan emin olun. MSN Messenger'ın en son sürümünün yüklü olduğundan emin olun. İşletim sisteminiz için kullanılabilir olan en son güncelleştirmeleri yüklediğinizden emin olun. Microsoft® Windows® işletim sistemleri için, Microsoft® Windows® Update web sitesine gidin. Güvenlik duvarı kullanıyorsanız, MSN Messenger'a güvenlik duvarı üzerinden tam erişim izni verildiğinden emin olun. Daha fazla bilgi için güvenlik duvarı belgelerine bakın. MSN Messenger için Gelişmiş Bağlantı ayarlarını doğrulayın.

    Notlar: Bilgisayarınız bir kurumsal ağın parçasıysa, ağın MSN Messenger hizmetine erişmeye izin verdiğini doğrulamak için ağ yöneticinize başvurun. Çevirmeli bağlantı kullanıyorsanız, bağlantı zaman aşımına uğruyor olabilir. Daha sonra yeniden bağlanmayı deneyin.

    Msn Messenger 81000303 Hata Kodu ve Çözümü

    MSN Messenger'da oturum açmaya çalıştığınızda, aşağıdaki hata iletisini alabilirsiniz: Girdiğiniz oturum açma adı varolmadığından veya parolanız yanlış olduğundan, oturumunuzu açamadık. Durumu çözmenize yardımcı olması için aşağıdakileri deneyin: Geçici Internet dosyalarınızı ve tanımlama bilgilerinizi silin. Daha fazla ayrıntı için tarayıcınızın Yardımına (veya işletim sistemi Yardımına) bakın. MSN Messenger'da yeniden oturum açın. Aynı hata iletisini yeniden alırsanız, Microsoft® Passport kimlik bilgilerinizi sıfırlamanız gerekebilir. Hata iletisini almaya devam ederseniz, ağda gecikme yaşıyor olabilirsiniz veya Passport hizmetinde sorun olabilir. Oturum açmayı daha sonra yeniden deneyin.

    Msn Messenger 81000301 Hata Kodu ve Çözümü

    MSN Messenger'da oturum açmaya çalıştığınızda, aşağıdaki hata iletisini alabilirsiniz: Hizmetten veya Internet bağlantınızdan kaynaklanan bir sorun nedeniyle şu anda Messenger oturumunuzu açamıyoruz. Lütfen Internet'e bağlı olduğunuzdan emin olun. Durumu çözmenize yardımcı olması için aşağıdakini deneyin: Internet'e bağlı olduğunuzdan emin olun. MSN Messenger'ın en son sürümünün yüklü olduğundan emin olun. İşletim sisteminiz için kullanılabilir olan en son güncelleştirmeleri yüklediğinizden emin olun. Microsoft® Windows® işletim sistemleri için, Microsoft® Windows® Update web sitesine gidin. Güvenlik duvarı kullanıyorsanız, MSN Messenger'a güvenlik duvarı üzerinden tam erişim izni verildiğinden emin olun. Daha fazla bilgi için güvenlik duvarı belgelerine bakın. MSN Messenger için Gelişmiş Bağlantı ayarlarını doğrulayın.

    Notlar: Bilgisayarınız bir kurumsal ağın parçasıysa, ağın MSN Messenger hizmetine erişmeye izin verdiğini doğrulamak için ağ yöneticinize başvurun. Çevirmeli bağlantı kullanıyorsanız, bağlantı zaman aşımına uğruyor olabilir. Daha sonra yeniden bağlanmayı deneyin.

    Msn Messenger 8100035b Hata Kodu ve Çözümü

    MSN Messenger'da oturum açamazsanız, MSN Messenger'daki bağlantı ayarları Microsoft® Passport veya Microsoft® Messenger Hizmeti'ne bağlanmanızı önlüyor olabilir. MSN Messenger Bağlantısı Sorun Gidericisi çoğu kez sorunları bulabilir ve düzeltebilir. MSN Messenger bir bağlantı sorunuyla karşılaşırsa, Bağlantı Sorun Gidericisi otomatik olarak başlatılır. Bağlantı Sorun Gidericisi'ni kullanmamayı seçerseniz veya Sorun Giderici bağlantı sorununuzu çözmezse, aşağıdakileri deneyin: Araçlar menüsünü tıklatın ve sonra Seçenekler'i tıklatın. Soldaki bölmede, Bağlantı'yı tıklatın. Bağlantı Ayarları altında, Bağlantıyı Sına'yı tıklatın. Bağlantı Sorun Gidericisi'nin sisteminizi incelemesine izin verirseniz, Sorun Giderici bağlantı sorunlarını sınar ve sorunları düzeltmek için uygulayabileceğ iniz adımları raporlar. İsteğe Bağlı: Gelişmiş sorun giderme gerçekleştir Özel bağlantı türünüze ilişkin sorunları gidermek için, Gelişmiş Ayarlar'ı tıklatın. Gelişmiş Bağlantı Seçenekleri iletişim kutusunda, belirli bağlantı türünüze ilişkin ayarların doğru olduğunu denetleyin. Bağlantınızı sınamak için, Sına düğmesini tıklatın. Tamam'ı tıklatın ve sonra Tamam'ı tıklatın. Tamam'ı tıklatın. Bu ayarları seçtiğinizde, mümkünse MSN Messenger Microsoft® Internet Explorer bağlantı ayarlarını kullanır. Yeniden MSN Messenger'da oturum açmayı deneyin.

    Msn Messenger 80072EFD Hata Kodu ve Çözümü

    MSN Messenger'da oturum açamazsanız, MSN Messenger'daki bağlantı ayarları Microsoft® Passport veya Microsoft® Messenger Hizmeti'ne bağlanmanızı önlüyor olabilir. MSN Messenger Bağlantısı Sorun Gidericisi çoğu kez sorunları bulabilir ve düzeltebilir. MSN Messenger bir bağlantı sorunuyla karşılaşırsa, Bağlantı Sorun Gidericisi otomatik olarak başlatılır. Bağlantı Sorun Gidericisi'ni kullanmamayı seçerseniz veya Sorun Giderici bağlantı sorununuzu çözmezse, aşağıdakileri deneyin: Araçlar menüsünü tıklatın ve sonra Seçenekler'i tıklatın. Soldaki bölmede, Bağlantı'yı tıklatın. Bağlantı Ayarları altında, Bağlantıyı Sına'yı tıklatın. Bağlantı Sorun Gidericisi'nin sisteminizi incelemesine izin verirseniz, Sorun Giderici bağlantı sorunlarını sınar ve sorunları düzeltmek için uygulayabileceğ iniz adımları raporlar. İsteğe Bağlı: Gelişmiş sorun giderme gerçekleştir Özel bağlantı türünüze ilişkin sorunları gidermek için, Gelişmiş Ayarlar'ı tıklatın. Gelişmiş Bağlantı Seçenekleri iletişim kutusunda, belirli bağlantı türünüze ilişkin ayarların doğru olduğunu denetleyin. Bağlantınızı sınamak için, Sına düğmesini tıklatın. Tamam'ı tıklatın ve sonra Tamam'ı tıklatın. Tamam'ı tıklatın. Bu ayarları seçtiğinizde, mümkünse MSN Messenger Microsoft® Internet Explorer bağlantı ayarlarını kullanır. Yeniden MSN Messenger'da oturum açmayı deneyin.

    Msn Messenger 1603 Hata Kodu ve Çözümü

    MSN Messenger Kurulumu çalışırken, "1603″ hatasıyla karşılaşabilir veya bunun yerine aşağıdaki hata iletisini alabilirsiniz. "Microsoft.Windows. Networking. RtcDll, type="win32″, version="5.2.2.1″, publicKeyToken= "6595b64144ccf1d f", processorAchitectur e="x86″" derlemesi yüklenirken bir hata oluştu. Daha fazla bilgi için lütfen Yardım ve Destek'e bakın. HRESULT: 0×80070002. Durumu çözmek için:

    Casus yazılım algılama programlarını kapatın. Microsoft® Windows® AntiSpyware (Beta) yüklüyse, Windows AntiSpyware simgesini görev çubuğu bildirim alanında sağ tıklatın ve "Microsoft AntiSpyware' i Kapat"ı tıklatın. Microsoft dışı casus yazılımdan koruma programlarınız varsa, üretici tarafından sağlanan yönergelere bakın. MSN Messenger Kurulumu'nu yeniden çalıştırın. Bu sorunu çözmezse, diskte yeterli boş alan olmayabilir. Disk Temizleme aracı sabit diskinizde nasıl güvenli bir şekilde alan boşaltılabileceğ ini hesaplar. Bir miktar disk alanını kullanılabilir yapmak için: Başlat'ı ve sonra Denetim Masası'nı tıklatın. Performans ve Bakım'ı tıklatın. Sabit diskinizde yer boşaltın'ı tıklatın. Disk Temizleme iletişim kutusu görünür. Disk Temizleme sekmesinde, aşağıdaki onay kutularını seçin: Karşıdan Yüklenen Program Dosyaları Geçici Internet Dosyaları Geçici Dosyalar Geçici Çevrimdışı Dosyalar Çevrimdışı Dosyalar Dosyaları bu konumlardan silmek için Tamam'ı tıklatın. İstendiğinde, disk temizlemeyi başlatmak için Evet'i tıklatın.

    25 Kasım 2008 Salı

    Neden uyuyamıyoruz?

    İyi bir gece uykusu kimileri için perdeleri çekip ışıkları kapatmak kadar kolay. Fakat bazıları için mücadele. Uykusuzluğun nedenleri çeşit çeşit. Bazen eşin horlaması, bazen depresyon, bazen ilaçlar...

    Uykusuzluğun nedenleri neler?
    Uykusuzluğun nedenlerini araştırmaya başlamadan önce şikâyetin ne kadar süreden beri var olduğu öğrenilmeli. Uykusuzluğun süresi, teşhiste olduğu kadar tedavinin planlanmasında da yol gösterici bir önem taşır. Aslında uykusuzluğu sürelerine göre üç gruba ayırılır: Geçici, kısa ve uzun süreli uykusuzluklar.

    Geçici uykusuzluk nedir?
    Genellikle iyi uyuyanlarda ve uykusuyla ilgili şikâyeti olmayanlarda bir veya birkaç gece süreyle ortaya çıkar. En sık görülen uykusuzluk tipidir. Otel odası, arkadaş evi gibi alışık olunmayan ortamlarda, sınav, seçim, iş görüşmesi gibi gerginlik yaratan olaylar öncesinde veya geçici bir hastalığın yol açtığı ağrı, kaşıntı gibi durumlarda geçici olarak ortaya çıkar. Bazılarında geçici uykusuzluk, mutlaka uyumak zorunda hissedildiğinde de belirebilir.

    Kısa süreli uykusuzluk ne kadar sürer?
    Bir ila dört hafta devam eden uykusuzluklar bu gruba girer. Gerginlik yaratan bir olay veya hastalık sonucunda ortaya çıkar. Genellikle sebebin ortadan kalkmasıyla düzelir. Ancak bu gruptaki hastalarda uykusuzluğun uzun süreli hale dönüşme tehlikesi ihmal edilmemeli.

    Gerektiğinde aşırı kullanıma yol açmayacak şekilde uygun bir ilaç tedavisi düzenlenmelidir. Çünkü kısa süreli uykusuzluklar çoğu zaman uzun süreli uykusuzluğa dönüşür.

    Peki uzun süreli uykusuzluk?
    Uykusuzluk süresi bu grupta aylarla ifade edilir. Psikolojik, psikiyatrik, organik, ilaç kullanımı gibi nedenlerle ortaya çıkar. Bazen bu nedenlerden birkaçı görülebilir. Uyku ilaçlarıyla tedavi edilmeyen bu tür uykusuzlukları n mutlaka doktor tarafından değerlendirilmesi ve tedavi edilmesi gerekir.

    "Öğrenilmiş" uykusuzluk

    "Ya uyuyamazsam" endişesi duymak da uykusuzluğa yol açar mı?
    Evet. Biz bu duruma öğrenilmiş uzun süreli uykusuzluk deriz. Sık görülen uykusuzluk nedenlerinden biridir. Hastalık öncesinde uykusundan nadir olarak şikâyeti olan hasta, genellikle gerginlik yaratan bir olay sonrasında uyuyamamaya başlar. Bazen sevindirici bir olay, bazen bir hastalık, bazen iş veya ailede ortaya çıkan önemli bir problem buna neden olur.

    Problem ortadan kalktığında uykunun normale döneceği inancıyla ilk günlerde uykusuzluk ciddiye alınmaz. Ancak bir süre sonra hasta uykusuzluğu başlatan neden kaybolduğu halde uyuyamadığını fark eder. Bu andan itibaren, uyumak hasta için önemli bir problem oluşturur.

    Akşam saatlerinde, "Acaba bugün uyuyabilecek miyim?" diye düşünmeye başlar. Hasta uyuyabilmek için bazı önlemler alır, akşamları kahve, çay içmemeye, çevresindeki gürültü kaynaklarını kaldırmaya çalışır. Erkenden yatıp, ertesi gün işine zinde gitmeyi planlar. Ama ne yazık ki bu planlar boşa çıkar.

    Yatağa düşmanlık duymak!
    Televizyonun karşısında gözleri kapanan, uyuyakalan hasta, kalkıp Yatağa düşmanlık duymak!
    Televizyonun karşısında gözleri kapanan, uyuyakalan hasta, kalkıp pijamalarını giyip yatağına gittiğinde uykusu kaçar.

    Hastalar sabah kalktıklarında kendilerini yorgun ve güçsüz hissederler. Bu his bütün gün boyunca devam eder. Bir önceki gün yaşadığı hissi bir daha yaşamak istemeyen hasta ertesi gece daha fazla uyumaya gayret eder. Bu, uykunun daha fazla kaçmasına yol açar. Sonunda uykuya ve uyunan ortama karşı kötü bir şartlanma, düşmanlık hissi oluşur. Bu nedenle hastalar zaman zaman yatakları dışında uyumayı denediklerinde normal bir uyku uyuyabilirler.

    Psikiyatrik durum uykuyu etkiler mi?
    En sık görülen uykusuzluk nedeni psikiyatrik kökenlidir. Hemen hemen tüm psikiyatrik hastalıkların seyri sırasında uykusuzluğa rastlanabilir. Bazen uyku bozukluğu diğer şikâyetlerin gerisinde kalır, bazen de diğer şikâyetler kadar önemsenmez.

    Hasta sadece uykusuzluk şikâyetiyle hekime başvurur. Çoğunlukla asıl hastalık göz ardı edilir, hasta çeşitli uyku ilaçlarıyla tedavi edilmeye çalışılır. Psikiyatrik kökenli bozukluklar arasında depresyon, panik bozukluklar, alkolizm gibi sorunlar yer alır.

    Depresyon uykuyu nasıl bozar?
    Depresyona giren hastalarda duygular, keder ve mutsuzluk yönünde artar. Hasta durgun, ilgisiz ve isteksizdir. Ancak belirtiler her zaman çok belirgin olmadığından teşhis koymak güçleşebilir. Bu durumda iştahta azalma ve kilo kaybı, uykusuzluk ve seyrek olarak aşırı uyuma isteği, ölüm ve intihar düşünceleri, kendini değersiz görme gibi belirtiler olur.

    Depresif hastalardaki uyku şikâyeti yüzde 95 oranına kadar yükselebilir. Hatta bazen uykusuzluk o kadar ön plana geçer ki, diğer depresyon belirtilerini maskeleyebilir. Depresif hastadaki uyku şu özellikleri gösterir: Hasta uykuya dalmakta güçlük çeker. Gece içinde sık sık uyanır, bu nedenle uykusunun devamlılığı bozulur. Hasta sabah erken uyanır, hissettiği aşırı sıkıntı tekrar uyumasına engel olur.

    Hasta uykusunu yetersiz ve dinlendirici olmaktan uzak olarak yorumlar, ertesi gün kendini bitkin hisseder. Depresyonun şiddeti artıkça uykusuzluk da belirginleşir. Uykusuzluk, depresyon düzeldikten sonra da devam edebilir.

    Ne zaman uzmana başvurmalı?

    Uykusuzluk şikâyeti olan biri doktora ne zaman başvurmalı?
    Eğer bir ay süreyle uykusuzluk sorunu devam ediyorsa gidilmeli. Yoksa bu durum kronik hale gelebilir ve tedavisi güçleşebilir.

    Çevresel faktörlerin rolü var mı?
    Yatak odasının gürültülü, çok eşyalı ve yatağın rahatsız olması uykuyu bozar. Eşlerden birinin horlaması, yatakta kitap okuması veya ışığı açık bırakması da etkenler arasında. Çiftlerin birbirinin uykusunu kötü yönde etkilediğine ilişkin birçok çalışma var. Uykusuzluk çekenlerin ayrı yataklarda bulunması uykuya dalmayı kolaylaştırabilir.

    Kimler uykusuzluktan mustarip?
    Stresli, uzun çalışma yaşamına sahip olanlar. Politikacılar, yoğun büro işi yapanlar, gazeteciler, televizyoncular, nöbeti olan polisler, doktorlar, yeni bebeği olan anneler...

    Çocukların uyku süresi ne olmalı?
    Bebekler, ilk üç aylık dönemde günün yaklaşık 16-18 saatini uykuda geçirir. Üç aydan itibaren daha kısa süre uyumaya ve gece uykusunda daha seyrek uyanmaya başlar. Altı aylıkken uyku ihtiyacı 12 saate iner ve bu ihtiyaç ilkokul sonuna kadar devam eder. İlkokuldan sonra erişkin uykuya yaklaşılır.

    Neden ağzımız kurur, gözümüz seğirir ve midemiz guruldar? İşte yanıtları...

    Vücudun günlük hayatta verdiği çok basit belirtiler aslında bazı hastalıkların belirtisi . İngiliz Tıp Uzmanı Egan’ın kitabında bu belirtiler “vücudun alarm sinyalleri”.

    SAĞLIK konularında araştırmaları ve kitaplarıyla tanınan İngiliz Tıp Uzmanı Jacqueline Nardi Egan, insan vücudunun verdiği tepkilere göre pratik bir teşhis kitabı yayınladı. İşte vücutta görülen sorunlar, sebepleri ve pratik çözümler:

    Aşırı derecede ince saçlar: Protein ve demir eksikliğiniz var.
    Saçlarda beyazlama: Alyuvarlarınızda azalma var. B12 vitamini takviyesi yapın.
    Aşırı derecede saç dökülmesi: Stres, fiziksel travma ve ameliyat sonrasında normaldir. Bakteriyel enfeksiyon geçirirken de saçlar çok dökülebilir. Yaşlılıktan da kaynaklanır ama çok fazla mayonez veya çiğ yumurta tüketiyor olabilirsiniz.
    Kuru saçlar: Tiroid bezlerinizin iyi çalışmadığı anlamına gelir.
    Gözlerin altında çöküntü: Uykusuzluktan kaynaklanır. Ama egzama ve alerjide de gözlerin altı kararır.
    Göz çevresinde sarılık ve derinin büyümesi: Kötü kolesterolün veya yüksek kolesterolün habercisidir. Ayrıca kalp hastalıklarının da erken habercisidir.
    Göz kanlanması: Ya çok ağlıyorsunuz ya da gereğinden fazla kan sulandırıcı hap kullanıyorsunuz.
    Göz seğirmesi: Stresten veya çok fazla kafein tüketiminden olabilir. Ya da bilgisayar karşısında çok fazla zaman geçiriyorsunuz.
    Kulak kızarması: Migren habercisidir.
    Kulağın aşırı derecede kirlenmesi: Aşırı derecede yağsız gıdalar tüketiyorsunuz.
    Kulak kaşıntısı: Egzama habercisidir. Yada iç kulakta enfeksiyon oluştuğunun göstergesidir.
    Koku alma duyusunun kaybedilmesi: Yaşlılıkta normaldir. Ama Çinko eksikliğini gösterir. Ayrıca genç yaşta görülmesi beyin tümörü habercisi olabilir.
    Kuru ağız: Çok tuzlu yiyorsunuz veya çok fazla alkol tükettiniz. Bununla birlikte çok fazla tuvalete çıkıyorsanız veya sürekli bir açlık hissediyorsanı z diyabet hastası olabilirsiniz. .
    Ağız tadının yitirilmesi: Yaşlanmada normaldir... Yada A ve B3 vitamini eksilmeniz veya dişlerinizde bir problem var.
    Ağızda sürekli ıslaklık: Hamile olabilirsiniz.
    Çenenin ses çıkarması: Esnemeyle birlikte yaşanması normaldir. Ancak her zaman oluyorsa kulak içinde iltihap olduğunu gösterir
    Çenenin zor açılması, yeme zorluğu: Cilt kanseri veya ağız kanseri habercisi olabilir.
    Sürekli esneme hali: Yorgunluktan ve can sıkıntısından kaynaklanır. Fazla anti depresan kullanıyor olabilirsiniz. Ayrıca doku sertleşmesi habercisi olabilir.
    Vücudun uyuşması ve titremesi: Sara ve migren habercisidir. Uzuvların uyuşması ise doku sertleşmesi habercisidir.
    Midenin guruldaması: Sindirim sistemininizin iyi çalıştığını gösterir. Ama gastrit ve bağırsak gibi hastalıkların da habercisi olabilir.
    Aşırı geğirme: Süte karşı alerjiniz olabilir. Mide ve Kolon kanseri habercisi de olabilir.

    24 Kasım 2008 Pazartesi

    K-Tunnel Tek Olasılık Değil!

    En hızlı olanlar olmasına rağmen ktunnel ve vtunnel, youtube gibi yasaklı sitelere ulaşmak için tek olasılıklar değil.

    24proxy.com
    24topproxy.com
    24traffic.info
    apbiology.info
    apcalculus.info
    apchemistry. info
    apenglish.info
    apliterature. info
    apushistory. info
    avoidfiltering. com
    beatfiltering. com
    beatfilters. com
    breakprox.com
    btunnel.com
    circumventer. info
    circumventors. info
    ctunnel.com
    dahproxy.com
    drproxy.net
    drproxy.net
    drpxy.net
    dtunnel.com
    fastfreeproxy. com
    fraction.ws
    freetoview.net
    ftunnel.com
    ftunnel.net
    getaroundblock. com
    getaroundfilter. info
    graph.ws
    gtunnel.com
    g-tunnel.com
    hidemybox.com
    h-tunnel.com
    htunnel.net
    imsly.com
    iraniproxy.com
    i-tunnel.net
    jtunnel.com
    j-tunnel.com
    jtunnel.net
    ktunnel.com
    k-tunnel.com
    ktunnel.net
    logonhelp.org
    ltunnel.com
    ltunnel.com
    l-tunnel.com
    mathsm8.info
    m-tunnel.com
    myprxy.com
    myspaceproxy. name
    ntunnel.com
    n-tunnel.com
    ntunnel.net
    o-tunnel.com
    otunnel.net
    overrideblock. com
    pimpmyip.org
    polysolve.com
    proxybutton. com
    proxygenie.com
    proxysense.com
    ptunnel.com
    p-tunnel.com
    q-tunnel.com
    rtunnel.com
    r-tunnel.com
    rtunnel.net
    safeforwork. net
    slyuser.com
    surfcontrolbypass. com
    t-tunnel.net
    unblock8e6.com
    unblock-8e6. com
    unblockbess. com
    unblock-bess. com
    unblockwebsense. com
    unblock-websense. com
    unblockyoutube. org
    unblockyoutube. tv
    unblockyoutube. ws
    vtunnel.biz
    vtunnel.com
    vtunnel.info
    v-tunnel.org
    vtunnel.tv
    webprox.com
    websenseavoid. com
    weprox.net
    weproxy.com
    wizproxy.com
    wtunnel.com
    w-tunnel.com
    wtunnel.net
    youtubeunblock. com
    ztunnel.com
    ztunnel.org

    Enerjinizi Kullanmayı Öğrenin

    Prof. Yıldız Batırbaygil'den güzel bir yazı...

    Kafadan geçen her düşüncenin Allah katında bir talep olduğuna inanıyorum. İyi şey ister güzel şeyler düşünürseniz cevabı aynen öyle gelir. Ama hep korku ve kuşkuyla yaşarsanız aynen bunları da çağırırsınız. Trafik kazasından korkan insanlar hep kazaya uğrarlar. Eğer siz korkuyla yola çıkar vehep bunu beyninizde kurgulayıp etrafa negatif enerji yayarsanız mutlaka şoföre kazayaptırırsınız ama arabayı siz kullanıyorsanı z ve böyle korkularınız varsa eğer sakınaraba kullanmayın…

    Çocuğuna aşırı korumalı ana ve babalarının çocuklarına hep birşeyler olur yani biri bir taş atsa bile gelir sizin çocuğunuzun kafasını bulur o zaman sizşunu düşünürsünüz –onu kollayıp korumasam hep başına olumsuz şeyler geliyor – Neden acaba ? Bu tıpkı (yumurtamı tavuktan çıkar, yoksa tavuk mu)'yu andırmıyor mu?

    Öyle mutsuz bir toplum olduk ki birbirimize günaydın diyemiyoruz, bir araya geldiğimizdehep olumsuz olaylar konuşuyoruz, biri bize nasılsın dese iyiyim demeye korkar olduk,işler nasıl deseler, derhal şikayet etmeye ve her şeyin kötü ve daha da kötüye gittiğini söylüyoruz, hastalıklarımızdan ve ölümlerden bahsediyoruz yni dostlarla da sohbetin güzelliği , keyfi kalmadı.Hep para olmadığından yakınıyoruz sanki bunu soran bizden para isteyecekmiş gibi.Aynen devam edin, neyi YOK diyorsanız, onu YOK etmeye devam edin,sürekli şikayet edip etrafa olumsuz ve zavallı görünerek her şeyin bereketini kaçırın, ayrıcada bu kadar mızırdanma sonunda dostlarınızı da kaçırdığınızı fark edeceksiniz.

    Hep hastayım diyen insanlar mutlaka hasta olurlar beyin şartlanmaya görsün hangihastalıktan korkup ,çağırıyorsanız size onu getirir. Sürekli param yok deyen insanlar paralarının bereketini öyle kaçırırlar ki bir gün gelir birde bakarlar gerçekten paraları bitmiş ama bu bitiş ani çıkan hesapta olmayan mecburi harcamalarda olabilir, sağlığa harcanması gereken miktarlar da olabilir.

    Allah zaten verilen nimetlere şükretmesini bilmeyen kullarından bu nimetleri bir müddet sonra almaya başlar. Çevrenize bakın örneklerni çok göreceksiniz.

    Gelin bundan sonra Nasılsın diyenlere ÇOK İYİYİM ÇOK ŞÜKÜR demekle işe başlayın… Öyle bir toplum olduk ki karşımızdakini yargılamaktan sevmeye zaman bulamıyoruz. Oysa her yaşta sevgiye ihtiyacımız var. Sevgi sunulmazsa sevgi değildir. Neyi severseniz sevin ama içinizde yoğun sevgi duyguları olsun. Birisine sevginizi söylediğinizde hareketlerle bunu pekiştirdiğinizde ona öyle güzel bir enerji yollarsınız ki, onun mutluluğunun enerji şeklinde size geri dönüşünden aldığınız pozitifi başka hiçbir şeyde bulamazsınız.

    Yeni bebeği olmuş bir anne eğer sıkıntıları varsa veya olumsuz bir kişiliğe sahipse lütfen en olumlu olduğunda bebeğini kucağına alıp onu çıplak tenine deydirsin. Eğer bebeklerinizin huzurlu ve sağlıklı bir bebek olmasını istiyorsanız onu sakin kavgasız gürültüsüz ve pozitif birortamda büyütmeye çalışın. Kızgınken, sinirliyken kucağınıza almamaya çalışın ve ona sınırsız sevginizi gösterin. Öpün koklayın ve bilin ki bu günler çok çabuk geçecek ve bilin ki çok çabuk büyüyorlar. Bazı anne ve babalar çocuklarını çok sevdikleri halde bunu ifade edemez ve gösteremezler. Neden ? Ne zaman göstereceksiniz? Tanrı'nın verdiği bu armağana sevgiyi en güzel şekildegöstermemiz bir şükür ve teşekkür değil mi ?

    Beyin öyle bir güçtür ki, insan beyin gücünü kullanarak isterse kendini felç de edebilir, öldürebilir de, kanserini de yenebilir. Yeter ki beynini şartlandırabilsin. Beynimizde yaklaşık 13 milyar civarında sinir hücresi vardır. Her bir hücre yaklaşık 7.3 kilo voltluk enerji açığa çıkarır. Pratikte mümkün değil ama teorikte beyindeki tüm sinir hücrelerinin aynı anda enerjilerini saldığını varsayalım, yaklaşık 350 milyon kilo voltluk bir enerji açığa çıkar ki bu da büyük bir metropolün tüm elektrik ihtiyacını karşılayacak güce sahiptir. Size tıp kitaplarına girmiş bir olayı anlatmak istiyorum; Et taşımaya yarayan soğutuculu bir tren, temizlenmek için bir istasyonda duruyor. İşçiler vagonları temizlemeye başlıyorlar, işçinin biri bir vagonu temizlerken diğer işçi o vagonu boş sanıp kapısını dışardan kilitliyor. Biraz sonra tren hareket ediyor, ve bir durak sonra et almak üzere bir istasyonda duruyor. Kapalı kalan işçinin vagon kapısı açıldığında işçinin donarak öldüğü görülüyor. Fakat bir bakıyorlar ki, vagonun ısısı normal ısıda yani dondurucuya geçirilmemiş. Ama kapalı kalan işçi bunu bilmediği, donarak öleceğini sandığı için beyin aynen donmanın şartlarını hazırlayarak, donmanın tüm belirtilerek göstererek vücudunu buna uyduruyor.

    Yani beyninizi olumlu şeylere kanalize edin .Bazı insanlar vardır, hep konuşurken daha yaşasam 1-2 sene daha yaşarım diye konuşup sık sık bunu tekrar ederler ve kendilerine adeta bir ölüm zamanı belirlerler. Ben bu laftan çok korkarım ,eğer bunu inanarak söylerlerse beyinlerini öyle bir şartlarlar ki , öyle bir kurgularlar ki gerçekten dedikleri zamanda ölürler. Bu yüzden kaç yaşında olursanız olun hep bir hedefiniz ve hayalleriniz olsun ki uzun yaşayabilesiniz. İnsan hayal ettiği müddetçe yaşarmış. Ne doğru bir laf değil mi?

    Dün bitti. Dünün tekrarı yok aynı rüyalar gibi.

    Yarın, hiç bilmiyoruz, iyi şeylerde olabilir kötü de .

    Ama şu anımı biliyorum, ayağım kırık bu yazıyı yazıyorum ama eşim yanımda çocuklarım sağ ve ben bu yüzden dünyanın en mutlu insanıyım ve yarınımı da bilmediğim için bu anımı en iyi, en keyifli ve en pozitif şekilde değerlendiririm.

    Bilmediğim bir geleceği düşünerek de bu anımı zehir edemem.

    Siz de böyle yapın ve hayatınızı birbirine karıştırmamak kaydıyla 3'e bölün.

    Dün, bugün, yarın diye…

    Biz ani stresleri çok severiz. Çünki ani streste vücutta Adrenokortikotrop hormon (ACTH) artar ve hafıza, algılama, enerji süper olur. Yani bu hormon strese karşı vücudun bir sigortasıdır.
    Ama siz bu stresi kısır döngüye çevirirseniz yani sürekli beyninizde kurarsanız, hep bunu düşünürseniz, gelen olumlu şeylerin hepsi geri gider.

    Yani unutkanlıklar, enerji kayıpları, isteksizlikler, migren, mide-bağırsak şikayetleri, uykusuzluklar, beyin tümörler, tansiyon iniş-çıkışları, vücudun muhtelif yerlerinde uyuşmalar, mutsuzluk, hatta depresyon ,kalple ilgili şikayetler ve kansere zemin hazırlamış olursunuz. Bunları kendinize niye reva göreceksiniz ki?

    Akıllı, kontrollü ve olumlu olmak yeterli.

    Eğer büyük bir strese girdiyseniz kendinize hobiler bulun, yani kafanızı dağıtın. Başka işlere kanalize olun ki stres yaratan faktörün etkisi azalsın veya sevdiğiniz, sizi mutlu eden şeylerle uğraşın. Bunları da yapamıyorsanız dua edin, duaların insanlarda yarattıkları mistik etki onların pozitiflenmesini sağlar. Ben evde sokakta bile hep iyilik diler ve hayır için dua ederim


    Saygılarımla,